1. Hukuk Dairesi Esas No: 2006/12886 Karar No: 2007/1503 Karar Tarihi: 15.2.2007
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2006/12886 Esas 2007/1503 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacılar, Hazine adına kayıtlı olan taşınmazlarının mükerrer tespit edildiğini ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Mahkeme, davayı kabul ederek çekişmeli bölümlerin davacılar adına tesciline karar vermiştir. Ancak, davalılar temyize gitmiştir. Yüksek Mahkeme, sonradan yapılan kadastro tespitine değer verilemeyeceği ve önceden yapılan kadastro ve kayıtlar ile hakların gözetilmesi gerektiğini belirterek kararı bozmuştur. Hukuk maddeleri ise 766 sayılı Tapulama Yasası'nın 46'ncı maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 22'nci maddesi olarak belirtilmiştir.
Taraflar arasında görülen davada; Davacılar,maliki oldukları .. ila .. parsellerin Hazine adına kayıtlı .. ada .ve . ada . parsel sayılı taşınmazlar ile mükerrer tespit gördüğünü,davalı Tapu Müdürlüğünün mükerrer bölümün Hazine adına tesciline karar verdiğini ileri sürerek tapu iptal,tescil isteğinde bulunmuşlardır. Davalılar,davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece,davanın kabulü ile çekişmeli bölümlerin 1973 tarihli tespit gibi davacılar adına tesciline karar verilmiştir. Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimiraporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden,toplanan delillerden;çekişme konusu taşınmazların bulunduğu mevkide iki ayrı kadastro tespitinin yapıldığı,...ada . ve .ada .. sayılı parsellerin 2.6.1958 tarihinde ve K.. Mahallesinde davalı Hazine adına tesbit ve tescil edildikleri, davalılara ait ..ila ..parsellerin ise, Velimeşe Beldesinde yapılan kadastro tespiti sonucu 25.12.1967 yılında tapu fen amirliği tarafından yapılan harita ve ifraz değerleri gözetilerek 5.5.1973 yılında sonuçlandırılarak tescil işlemlerinin yapıldığı,bu şekilde taşınmazlarla ilgili mükerrer sicil oluştuğu,bunun sonucu olarak tapu idaresince idari yoldan çakışmanın giderilmesi bakımından davacılara ait taşınmazlardan kesme ve terkin işlemi yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacılar,idarece yapılan kesme ve terkin işlemlerinin iptaliyle tespit gibi, taşınmazların adlarına tescili için eldeki davayı açmışlardır. Bilindiği üzere,766 sayılı Tapulama Yasasının 46 ve daha sonra yürürlüğe giren 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 22. maddelerinde evvelce kadastrosu yapılan yerlerin ikinci kez kadastrosunun yapılamayacağı;yapılmış ise ikinci kadastronun bütün sonuçları ile hükümsüz sayılacağı öngörülmüştür.3042 Sayılı Yasanın 22. maddesini değiştiren 5304 Sayılı Yasanın 6. maddesi ile aynı hükümler yenilenmiş olup, bu konuda bir değişikliğe yer verilmemiştir. O halde, yanlar arasındaki uyuşmazlığın çözümlenmesinde anılan düzenlemeler gereğince sonradan yapılan kadastro işlemine değer verilemeyeceği kuşkusuzdur. Diğer bir anlatımla, uyuşmazlık sonraki tapulama tesbitinde ortaya çıkan taşınmazın mülkiyet ve geometrik durumuna göre değil, ondan önceki kadastro ve kayıtlar ile haklar gözetilmek suretiyle çözümlenmelidir. Hal böyle olunca, davacılara ait parsellerin çakışan bölümleri yönünden tapu idarisince yapılan uygulamanın yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken,sonradan yapılan kadastro tespitine değer verilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.