4. Hukuk Dairesi 2010/5221 E. , 2011/4685 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... miracçıları ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 07/01/2004 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 31/12/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı ... ’ın tüm, diğer davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacılar ... mirasçıları ile ... ’ın temyiz itirazına gelince; dava, haksız eylem nedeni ile maddi ve manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem reddedilmiş; karar, davacılar tarafından temyiz olunmuştur.
Davacılar, 30.10.2000 günü intihar ederek yaşamını yitiren müşterek kızlarının, yaklaşık 1 yıl kadar önce davalı ile tanışıp arkadaşlık etmeye başladığını, davalının zorla kızlarının ırzına geçtiğini, intihar ettiği güne kadar da bu durumu sürdürdüğünü, kızlarının durumu kendilerine anlattığını; ancak, davalının evlenmeye söz vermesi nedeni ile suskun kaldıklarını, kızlarının psikolojisinin bozulması nedeni ile intihar ettiğini, sorumlusunun davalı olduğunu belirterek davalının maddi ve manevi tazminat ile sorumlu tutulmasını istemişlerdir.
Davalı ise, iddiaların gerçek dışı olduğunu, ciddi bir ilişkileri bulunan davacıların kızının ailesi nedeniyle girdiği bunalım sonucu intihar ettiğini, davacıların kızının ölümünde bir kusuru bulunmadığını ileri sürerek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davacıların kızının intihar ederek ölümüne davalının bir teşvik yada katkısı olduğuna ilişkin kanıt bulunmaması, anne ve babasının bilgisi ve oluru ile arkadaşlık ettiği, hatta birlikte tatile çıktıkları, kızın ölümü ile davalının eylemi arasında nedensellik bağı bulunmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiştir.
Kişilik hakları, kişinin yaşamı, sağlığı, vücut ve ruh bütünlüğü ile toplum içindeki yerini koruyan haklardır. Bunların fiziki, sosyal ve duygusal kişilik değerleri içerdiği gözetildiğinde, somut olaydaki duruma göre, davacının bir yakınının yaralanmasının sosyal ve duygusal kişilik değerler kapsamında olup olmadığı konusu üzerine durulmak gerekir. Sosyal ve duygusal kişilik değerleri, kişinin toplum içindeki yeri, birlikte yaşadığı ailesi ve yakınlarının değer alanı içine giren haklardır. Bu haklar, doğruda doğruya kişiliğe bağlı olmayan, özellikle aile hukuku içinde yer alan değerlerdir. Bu bağlamda Borçlar Yasası"nın 49. maddesindeki düzenleme gereğince, kişinin doğrudan kendisinin değil de karı, koca, ana, baba ve çocuklar gibi yakınlarının bedensel bütünlüğünün zarara uğraması gibi somut olayın kendisine özgü ağırlığının ve özelliğinin zorunlu kıldığı olguların kanıtlanması durumunda, aile birliği içinde korunması gereken sosyal ve duygusal kişilik değerlerinin zarar gördüğünün kabul edilmesi gerekir.
Dava dilekçesindeki anlatımdan; davacıların, davalının, kızlarının ırzına geçmiş bulunması nedeni ile manevi tazminat istedikleri; dava dosyası arasında bulunan Üsküdar 1. ACM nin 2002/232-2003/92 sayılı kararından , davalının 18 yaşını tamamlamamış kızın rızası ile ırzına geçmek suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine zamanaşımı nedeni ile kamu davasının ortadan kaldırıldığı anlaşılmaktadır
Dava konusu olayda; toplumumuzun geleneksel yapısı ve tarafların yaşadıkları sosyal çevre gözetildiğinde; resmi nikah yapılmadan davalının davacıların ergin olmayan kızları ile cinsel ilişkiye girmiş olması niteliğindeki eylemi davacıların aile değerlerine saldırı niteliğinde olup anne ve babası olan davacıların olay nedeni ile kişilik haklarının zedelendiği ayrıca bunu kanıtlama yükümlülüğü altında da bulunmadıkları benimsenmelidir.
Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek davacı anne ve baba yararına uygun tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, onların manevi tazminat istemlerinin tümden reddedilmiş olması usun ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davacılar ... mirasçıları ve ... yararına BOZULMASINA; Davacı ... ’ın tüm, davacılar ... mirasçıları ve ... ’ın öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/04/2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.26/04/2011