Esas No: 2020/7210
Karar No: 2022/3168
Karar Tarihi: 19.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7210 Esas 2022/3168 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı vekili, müvekkili tarafından yazılan bir kitaptan dolayı davacının elde edilecek tüm gelirlerin paylaşılması gerektiğini belirten sözleşmeden haberdar olmadığını ve gerçek iradesini yansıtmadığını iddia etmiştir. Davalılar ise sözleşmenin tarafların iradeleri doğrultusunda düzenlendiğini savunmuşlardır. Mahkeme, 09/02/2005 tarihli protokolün 4. paragrafı ile ilgili verilen hüküm onandığından sözleşmenin bu maddesi ile ilgili yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazları reddedilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri: Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100) madde 438/3.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 17.12.2019 tarih ve 2019/334 E. - 2019/603 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalılardan ... vekillerinin düzenlediği 06.07.2009 gün ve 15892 yevmiye numaralı ihtarname ile taraflar arasındaki 09.02.2005 tarihli protokol gereğince müvekkili tarafından yazılan “Bitkilerdeki Sağlık Mucizesi” adlı kitaptan dolayı 09.02.2005 tarihinden sonra elde edilecek tüm gelir ve semerelerinin taraflar arasında paylaşılmasının gerektiğini bildirdiğini; ancak davacının bu şekildeki sözleşmeden haberdar olmadığını; müvekkilinin bila bedel bir sözleşme yapmayacağını; fakat benzerlik nedeniyle protokoldeki imzanın müvekkiline ait olabileceğini; çünkü davalılardan davacının eşi ...ile boşanma sırasında davacının adı geçen davalının boşanma protokolü yapması için birçok belge imzalatıp aldığını; ihtarnameye konu protokolün de davacı tarafından davalıya boş olarak verilen birkaç belgeden biri olabileceğini ve sonradan ...tarafından anlaşmaya aykırı olarak doldurulması suretiyle sözleşmeye dönüştürüldüğünü; protokol kapsamını kabul etmemekle birlikte ihtara ve davaya konu edilen protokolün kapsamının tetkikinden davacının bir bilim adamı olmasının da göz önünde bulundurulup bu hususların birlikte değerlendirilmesi sonucu, sözleşmenin geçerli kabul edilmesi halinde davacının ömür boyu yazdığı veya yazacağı tüm kitapları da kapsar bir şekilde sözleşme yapmasının akla uygun olmadığını; bu nedenlerle de davacının gerçek iradesini yansıtmadığını ve böyle bir durumun hayatın olağan akışına da aykırı olduğu, ihtara konu ve varlığı iddia edilen sözleşme nedeniyle davacının davalılara borçlu olmadıklarının tespitine ve sözleşme ile davacının bağlı olmadığının saptanmasına, yok hükmünde olan sözleşmenin iptaline, sözleşmenin varlığının kabulü halinde müvekkili açısından yükümlülük ve borç doğurmadığının; doğmuş bir borcun olmadığının ve davacının mesleğine ilişkin yazdığı ve yazacağı diğer tüm kitapları ile bilimsel çalışmaları da kapsar şekilde genişletilemeyeceğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili; 09.02.2005 tarihli sözleşmenin tarafların iradeleri doğrultusunda ve beş nüsha olarak düzenlendiğini, buna rağmen davacının sözleşmede öngörülen edimlerini yerine getirmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre taraflar arasında düzenlenen 09/02/2005 tarihli protokolün 4. parağrafı ile ilgili verilen hüküm onandığından sözleşmenin bu maddesi ile ilgili yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına ve diğer yönlerdeki talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 19/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.