Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2006/13159 Esas 2007/1460 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2006/13159
Karar No: 2007/1460
Karar Tarihi: 15.2.2007

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2006/13159 Esas 2007/1460 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2006/13159 E.  ,  2007/1460 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : HAYRABOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 11/10/2006
    NUMARASI : 2005/102-303
    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kısıtlı M..Ç.ın maliki bulunduğu .parsel sayılı taşınmazı davalının haksız ve yersiz kullandığını ileri sürüp elatmanın önlenmesi ve kısıtlı adına tasarruf edilmek üzere vasisine teslimine, davalının haksız aldığı 2004 yılı devlet destekleme bedelinin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, kısıtlı annesinin yazılı sözleşme ile taşınmazın kullanım hakkını yaşadığı sürece ve herhangi bir bedel talep etmeksizin kendisine devrettiğini, vasinin bu davayı açmak için izni bulunmadığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
     Mahkemece, yargılama sırasında davacı M..nin öldüğü, davalının mirasçı olması nedeniyle tüm mirasçıların muvafakatının alınmasına imkan bulunmadığı, miras şirketine atanacak yöneticinin gene bu şirket içerisinde yer alacak olan davalı mirasçıya karşı dava açmasının da mümkün olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle taraf sıfatı kalmayan davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vasisi ve davalı vekili  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
               -KARAR-
    Dava,elatmanın önlenmesi ve alacak isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, taraf sıfatı  kalmadığından bahisle  davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca  temyiz edilmiştir.
    Vasi tarafından açılan  davanın  yargılaması  sırasında kayıt maliki kısıtlı  M... Ç...ın 22.1.2006  tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.Davayı kısıtlı adına takip eden vasinin aynı zamanda  davalı ile birlikte  kısıtlının  yasal mirasçıları  oldukları sabittir.Öyleyse  taraflar arasındaki çekişmenin paydaşın paydaş aleyhine  açtığı elatmanın önlenmesi ve alacak  davasına dönüştüğü kabul edilmelidir.                                              Bilindiği gibi, Türk Medeni Kanununun 702. maddesine göre  ortaklardan herbiri  tek başına  topluluğa giren  hakların  korunmasını dava yoluyla  sağlayabilir.O halde,davacının görülebilirlik  koşulunun  bulunmadığı söylenemez Ayrıca bunun için iştirakin  sağlanmasına da  gerek  bulunmamaktadır.Kaldı ki, elbirliği mülkiyetine tabi hallerde  ortakların (paydaşların)  birbirine  karşı açtıkları davalarda Türk Medeni Kanununun paylı mülkiyet hükümlerinin  uygulanacağı tartışmasızdır.
    Hal böyle olunca, davaya devam edilerek  tarafların iddia ve  savunmaları doğrultusunda  delillerin toplanması,hükme elverişli olacak  nitelikte  araştırma ve  incelemenin yapılması ondan sonra  işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün H.U.MK."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, lınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.