13. Hukuk Dairesi 2016/28127 E. , 2019/5518 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ile davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalılardan ..."na ait olan iki daireyi satın almak amacıyla, ... adına diğer davalı ... ile taşınmaz teslimat taahhüt sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin imzalandığı gün davalı ... tarafından dairelerin satışının ve tapu devrinin yapıldığını, imzalanan sözleşmeye göre dairelerin 31/12/2012 tarihinde teslim edilmesi gerektiğini ve teslimatın 3 ay gecikmesi durumunda her bir daire için 200,00 TL kira bedeli ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak dairelerin hala maddi ve hukuki ayıptan ari şekilde teslim edilmediğini, bu nedenle davalılar hakkında takip başlatıldığını, başlatılan takibe davalılar tarafından haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne, ... 6. İcra Dairesinin 2015/3008 icra sayılı dosyasında vaki borca itirazın 8.800,00-TL asıl alacak yönünden kaldırılarak icra takibinin kaldığı yerden devamına, yasala koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasını itiraz ile durduran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında kabul edilen alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken mahkemece, değinilen bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA,(2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 150,28 TL harcın istek halinde davalılara ayrı ayrı iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
......