14. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/6835 Karar No: 2010/7518 Karar Tarihi: 30.06.2010
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/6835 Esas 2010/7518 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2010/6835 E. , 2010/7518 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.04.1996 gününde verilen dilekçe ile mera iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunun 12/3.maddesi gereğince reddine dair verilen 10.12.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Hazine,... mahallesinde bulunan ... ada 1, 349 ada 39, 40, 41 ve ... ada 77 parsel sayılı taşınmazların evveliyatının mera olduğunu, imar uygulaması sırasında imar planı kapsamına alındığını, bu şekilde mera vasfını kaybettiğini, arsa niteliği kazandığını ileri sürerek bu taşınmazlara ait belediye adına olan kayıtların iptali ve adına tescilini istemiştir. Davalı ... ise, taşınmazların imar planı kapsamında kaldığından mera vasfını yitirdiğini, yasa uyarınca belediye adına kaydı gereken taşınmazlar olduğunu, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece dava reddedilmiş, davacının temyizi üzerine hüküm Dairemizin 11.06.2008 tarihli ilamıyla bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmuş, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde hükme bağlanan hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı Hazine temyiz etmiştir. Gerçekten, 3402 sayılı Kadastro Kanununun değişik 12/3.maddesi “bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. Bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” şeklindedir. Eldeki uyuşmazlıkta taraflar arasında dava konusu taşınmazların kadastrodan önceki niteliğinin mera olduğuna dair bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, yukarıda özetlendiği üzere çekişmeli taşınmazlar imar uygulamasında imar planı kapsamına alınması sonucu, davacı Hazine’ye özel mülkü olarak veya belediye adına tescil edilip edilemeyeceği noktasındadır. Hal böyle olunca, davacı Hazine’nin eldeki davayı kadastrodan önceki bir nedene dayanarak açmadığı, imar uygulamasındaki yanılgıdan söz ederek bu davayı açtığı açıktır. Dolayısıyla, davada kadastrodan önceki bir nedene dayanılmadığından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinin uygulanabilme olanağı yoktur. Mahkemece, yapılan bu saptama çerçevesinde çekişmenin esasının incelenmesi yerine davanın yazılı nedenlerle reddi doğru olmadığından, karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.