13. Ceza Dairesi 2016/18899 E. , 2016/16872 K.
"İçtihat Metni"Hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 29/03/2016 tarihli ve 2014/1591 soruşturma, 2016/357 esas, 2016/357 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174. maddesine uygun bulunmadığından bahisle iadesine dair... Asliye Ceza Mahkemesinin 05/04/2016 tarihli ve 2016/353 iddianame değerlendirme sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin ... Ağır Ceza Mahkemesinin 26/04/2016 tarihli ve 2016/530 değişik iş sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı"nın 29.10.2016 gün ve 94660652-105-54-7988-2016-Kyb sayılı yazısı ile kanun yararına bozma ihbarında bulunulduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 18.11.2016 gün ve 2016/386660 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,
MEZKUR İHBARNAMEDE;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hâllerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, anılan maddenin 174/1-b maddesinde ise “Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan” düzenlenen iddianamenin iadesine karar verileceğinin belirtildiği; dosya kapsamına göre, müştekilerin yazlık evine girilerek ziynet eşyası,bir miktar para ve bir adet cep telefonunun hırsızlanmasından ibaret somut olayda, suça konu cep telefonunun olay sonrasında ilk kez kullanıldığı gsm hattının şüpheli adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle adıgeçen Suriye uyruklu şüpheli hakkında iddianame düzenlenmiş ise de; soruşturma dosyasında şüpheli hakkındaki delilin bahse konu gsm hattının kayden sahibi olarak görünmesi ile birlikte dosya arasında 29/12/2014 tarihli tutanak olduğu, ülkemizde bu tip dolandırıcılık olaylarının yoğun bir şekilde yaşandığı, bu tür olaylarda özellikle başkalarına ait gsm hatlarının kullanıldığı ve gsm bayilerinde başkalarının rıza ve bilgisi olmasızın abonelik sözleşmesi düzenlenmesinin olağan hale geldiği, nitekim hatta ilişkin abonelik sözleşmesinde şüpheliye atfen atılı imzanın Türkçe olarak atıldığı, abonelik sözleşmesinde bildirilen adreste şüphelinin hiç ikamet etmediğinin tespit edildiği de nazara alındığında, şüphelinin adına kayıtlı hatta ilişkin arama kayıtlarının getirtilerek gerçekte hattın kimin tarafından kullanıldığının tespiti ile şüphelinin savunmasının alınmasının suçun sübutuna mutlak etki eden delil niteliğinde olduğu gözetilmeksizin, itirazın reddine yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Yeni Türk Ceza Adalet Sisteminde benimsenen, "Kişilerin Lekelenmeme Hakkı" ile "Eksiksiz Soruşturma ve Tek Celsede Duruşma" prensipleri uyarınca, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcılarının makul sürede bütün delilleri toplamaları, sadece mahkumiyetle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmaları, beraatle sonuçlanacağını değerlendirdikleri eylemleri dava konusu yapmamaları, yani bir nev"i filtre görevi yapmaları gerekir.
Bu prensiplerin hayata geçirilebilmesi için mevzuatımızda ilk defa, 5271 sayılı CMK"nın 160/2. maddesi hükmü ile; soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcılarına şüphelinin lehine olan delilleri (de) toplama ve şüphelinin haklarını koruma yükümlülüğü getirilmiş, ayrıca; 170 ve 174. madde hükümleri ile de, iddianamenin iadesi kurumuna yer verilmiştir.
Soruşturma evresi uzun sürebilir. Ancak, kovuşturma evresinin yeni bir delil toplanmasına gerek kalmadan ve bir iki celsede bitirilmesi hedeflenmiştir.
Nihayet, 5271 sayılı CMK"nın 174. maddesinin 1. fıkrasının b) bendi hükmüne göre de "Suçun sübutuna etki edeceği muhakkak olan bir delil toplanmadan" hazırlanan iddianamenin iade edilmesi gerekir.
Somut olayda, müştekilerin yazlık olarak kullandıkları evden çalınan eşyalar arasında bulunan cep telefonunun olay sonrasında ilk kez kullanıldığı gsm hattının şüpheli adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle adı geçen Suriye uyruklu şüpheli hakkında iddianame düzenlenmiş ise de; soruşturma dosyasında şüpheli hakkındaki delilin bahse konu gsm hattının kayden sahibi olarak görünmesi ile birlikte dosya arasında 29/12/2014 tarihli tutanak olduğu, ülkemizde bu tip dolandırıcılık olaylarının yoğun bir şekilde yaşandığı, bu tür olaylarda özellikle başkalarına ait gsm hatlarının kullanıldığı ve gsm bayilerinde başkalarının rıza ve bilgisi olmasızın abonelik sözleşmesi düzenlenmesinin olağan hale geldiği, nitekim hatta ilişkin abonelik sözleşmesinde şüpheliye atfen atılı imzanın Türkçe olarak atıldığı, abonelik sözleşmesinde bildirilen adreste şüphelinin hiç ikamet etmediğinin tespit edildiği de nazara alındığında, şüphelinin adına kayıtlı hatta ilişkin arama kayıtlarının getirtilerek gerçekte hattın kimin tarafından kullanıldığının tespiti ile şüphelinin savunmasının alınması gerektiği gözetilmeden iddianame düzenlemesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu gerekçeler dikkate alındığında, Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmüş olduğundan kabulü ile ... Ağır Ceza Mahkemesi"nin 26/04/2016 tarihli ve 2016/530 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 22/12/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.