MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 158/1-h, 43/1, 52/2 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet

Sanığın nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine ilişkin hüküm, katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın,..... A.Ş"nin acenteliğini yapan....Aracılık Hiz. Ltd. Şti"de işçi olarak çalıştığı, sigorta işlemleri yaptırmak üzere acente şirkete gelen ve yurt dışında ikamet eden katılana, güzel yatırımlar olduğunu, taksitle bundan faydalanabileceğini ve parası oldukça yatırabileceğini söyleyerek sigorta yaptırması için katılanı ikna ettiği ve inandırıcılık sağlamak amacıyla, katılan adına kişisel birikim sigortası, geleceğe yatırım sigortası ve birikimli hayat sigortası formları doldurarak bunları katılana verdiği, katılanın sigorta primi olarak yatırılması amacıyla değişik tarihlerde verdiği paraları ise kendi kişisel ihtiyaçları için kullandığı, bu süreçte katılan kendisinden bilgi istediğinde, katılanı oyalamak amacıyla poliçesinin sonradan geleceğini veya poliçeyi kendisinin kasada sakladığını beyan edip, gerçekte olmayan hesap getirileriyle ilgili bilgiler verdiği, katılanın 2007 yılında ilgili sigorta şirketine giderek yaptığı araştırmada kendisi adına herhangi bir sigorta poliçesi düzenlenmediğini öğrendiği anlaşılmakla; sigorta acenteliği yapan şirkette çalışan ve şirket adına hareket eden sanığın eyleminin TCK"nın 158/1-h, 43/1. maddelerinde düzenlenen zincirleme şekilde nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğunu takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin, sanığın eyleminin yalnızca dolandırıcılık suçunu değil, güveni kötüye kullanma ve resmi belgede sahtecilik suçlarını da oluşturduğuna ve alt sınırdan ceza verilmesinin hukuka aykırı olduğuna; sanık müdafiinin ise, sanığın dolandırıcılık kastıyla hareket etmediğine ve olayın hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 12/04/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.