10. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/3087 Karar No: 2017/8084 Karar Tarihi: 20.11.2017
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/3087 Esas 2017/8084 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2017/3087 E. , 2017/8084 K.
"İçtihat Metni"
... Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava, davacı Kurum tarafından 506 sayılı Kanunun 26. maddesine dayanılarak iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir nedeniyle uğranılan kurum zararının tahsili istemidir. Mahkemece, sigortalı olduğu belirtilen ..."ın köy tüzel kişiliği nezdinde işçi sıfatı ile değil, ihale ile iş alan kendi işçileri ile iş yapan işveren olarak inşaat işini yaptığı kanaatına varılmış, işçi sıfatını taşımadığından davanın reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık konusu olayın meydana geldiği 06.10.2004 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanunun 2"inci maddesinin birinci fıkrasına göre; hizmet akti ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalı sayılırlar. Söz konusu Kanunda “hizmet akdi” tarifine yer verilmemiş, yalnızca Borçlar Kanununda tanımlanan hizmet akdi ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesine atıfla yetinilmiştir. 4857 sayılı İş Kanununun 8’inci maddesinde iş sözleşmesi (hizmet akdi) tanımlanmış, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 313. maddesinde hizmet akdi, "Hizmet akti bir mukaveledir ki, onunla işçi muayyen ve gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder" şeklinde tarif edilmiştir. Hizmet akdinden söz edebilmek için belirli bir işin, işverene bağımlı olarak çalışma karşılığında bir ücret mukabili yapılması gerekmektedir. 506 sayılı Kanunun 4"üncü maddesinde işveren, aynı Kanunun 2"inci maddesinin kapsamında sigortalı sayılan kimseleri çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler olarak tanımlanmıştır.
Somut olayda, taraflar arasında hizmet akdinin varlığı,iş kazasının tespiti konusunda davalılara (... ile sigortalının hak sahiplerine husumet yöneltilmek suretiyle) dava açılması için süre verilmesi ve dava sonucunun bekletici mesele yapılması,neticesine göre; ceza dosyası içeriği de gözetilerek kaza sebepleri irdelenmek suretiyle işçi sağlığı ve iş güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınmalı, sonucuna göre karar verilmelidir. 6360 sayılı Kanun gereği, köyler mahalle olarak, bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Davalı belediye başkanlığı vekili tarafından, tasfiye komisyon kararı da ibraz edilmek suretiyle dava konusu taşınmazın maliye hazinesine bırakılmasına karar verildiği belirtilerek husumet itirazında bulunulmuştur. Davalı Belediye Başkanlığı tarafından ileri sürülen husumet itirazı irdelenmeli ayrıca karar başlığında davalı olarak gösterilmemesi de isabetsizdir. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.