Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, .. ada ..parsel ..arsa paylı . nolu dairenin Hazine adına kayıtlı olduğunu, bina üzerine üç adet dubleks daire yapımı ve inşaa edilecek ..nolu dubleks dairenin 12.75 payının Hazineye verilmesi yönünden dava dışı yükleniciyle kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, ancak yüklenicinin edimlerini yerine getirmediği gibi dava konusu dubleks daireleri davalılara haricen sattığını ileri sürüp, ..ve .. nolu bağımsız bölümlere elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, çekişmeli dubleks daireleri yükleniciden satın aldıklarını ve fiilen kullandıklarını, işgalci olmadıklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişmeli bağımsız bölümlerin kaçak olup, bu yerlerle ilgili yapı kullanma izin belgesi alınması ve kat mülkiyeti oluşmasının mümkün bulunmadığı, bu tür yerlerde tarafların korunmaya değer hakları olamayacağı gerekçesiyle, elatmanın önlenmesi talebinin reddine, ecrimisil isteği yönünden ise, davacının müşterek malik olması nedeniyle kira kaybını istemesinin usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili ve davalılar R..ile G..vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin reddine, ecrimisil talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı Hazinenin çekişme konusu .ada .. parsel sayılı taşınmazda ..arsa paylı zemin kat .. nolu meskenin kayden maliki olduğu, davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı ancak, taşınmazı kullandıkları anlaşılmaktadır. Buna göre davalılar R...ve G..."ın temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davacı Hazine, dava konusu taşınmazdaki binanın üzerine ilave ..adet dubleks daire yapımı konusunda dava dışı yükleniciyle kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşme gereğince Hazineye düşen 1275 m2 ye karşılık yükleniciye isabet eden .nolu dubleks daireden pay verileceğini kararlaştırıldığını, ancak, yüklenicinin edinimi yerine getirmediği gibi, inşaa ettiği ..ve .nolu bağımsız bölümleri üçüncü kişi durumunda bulunan davalılara sattığını, anılan bağımsız bölümlerin de sözleşmeye ve imara aykırı yapıldığını ve kaçak yapı niteliğinde olduğunu iler sürerek, eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; yüklenicinin kendisine devredilen paya hak kazanabilmesi için edimini yerine getirmesi gerekir. Edim ise sözleşmede öngörüldüğü şekilde binayı imal ve teslimdir. Yüklenici edimini yerine getirmediği takdirde Borçlar Kanununun 358.maddesi uyarınca arsa sahibinin sözleşmenin feshini ve tapunun iptalini isteyebilme hakkı doğar. Hemen belirtmek gerekir ki, yüklenicinin hakkını temellük eden üçüncü kişi onun ardılı (halefi) olacağından selefinin haiz olduğu hakkı arsa sahibine karşı ileri sürebilir. Başka bir anlatımla, üçüncü kişinin (yükleniciden edinenin) mülkiyet hakkının doğabilmesi için kendisine pay devreden yüklenicinin edimini yerine getirmesi gerekir. Aksi halde, yüklenici ve buna bağlı olarak ondan pay satın alan üçüncü kişiler üzerine yazılan tapu kayıtlarının illet ve sebepten yoksun hale geleceği ve yapılan işleminde yolsuz tescil durumuna düşeceği tartışmasızdır. (H.G.K. 25.10.2000 tarih 2000/1-1280-1554 sayılı karar)
Somut olaya gelince, yüklenicinin edimini yerine getirmediği dosya kapsamıyla sabittir. O halde, haricen satın alan davalılara intikal edecek ve korunması gerekli bir haklarının varlığından sözedilemez.
Hal böyle olunca, mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak suretiyle, kayıtla hiçbir ilgileri bulunmayan davalıların elatmalarının önlenmesine de karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK"nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 8.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.