"İçtihat Metni"
Davacı, 55 yaşını doldurduğundan dolayı yaşlılık aylığı almaya hakkazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi S. Özlem Hatiboğlu tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, kesinleşen mahkeme hükmü ile 04.12.1946 olarak belirlenen doğum tarihin esas alınarak yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Davacı sigortalının 04.12.1949 doğumlu olarak nüfusa kayıtlı bulunduğu ve bu kaydın kesinleşmiş mahkeme kararı ile 04.12.1946 doğumlu olarak düzeltildiği uyuşmazlık konusu değildir. Davanın yasal dayanağı 506 Sayılı Yasanın 120.maddesinin 2.fıkrası olup, uyuşmazlık; ilk kez sigortalı bir işe girdikten sonra mahkemece düzeltilen doğum tarihinin Sosyal Sigortalar Kurumunca yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınıp alınmayacağı noktasındadır.
Davacı, Sosyal Sigortalar Kurumuna ilk kez 23.08.1965 tarihinde tescil edilmiş olup, doğum tarihi 04.12.1949"dur. Davacının doğum tarihi Ferizli Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.01.2001 tarihli kararı ile 04.12.1946 olarak düzeltilmiş ve mahkemece yaş tashihi kararına dayalı olarak davacının yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiştir.506 Sayılı Yasanın uygulanması açısından "yaş koşulunun" gerçekleşmesi, belli süre prim ödenmesi yaşlılık sigortasının uygulanması açısından önem taşımaktadır. Bu nedenle Yasanın 120.maddesi sonradan yapılacak yaş düzeltmelerinde kimi kötü uygulamaları önlemek amacıyla özel bir düzenleme getirmiş belli sigorta kollarında hangi doğum tarihinin esas alınacağını açıkça belirlemiştir. Buna göre yaşlılık ölüm ve maluliyet sigortalarının uygulanmasında sigortalının ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğüne kayıtlı bulunan doğum tarihinin esas alınacağını hükme bağlamıştır. Sosyal Sigortalar Kanununun 120.maddesinde bahsedilen "ilk kaydın esas alınacağı" hükmüyle güdülen amaç bir kimsenin birden çok değişik tarihlerde nüfusa kaydedilmiş olması, nüfus kütüğü ile cüzdan arasında uyuşmazlık olması gibi hallerde ilk kaydın esas alınacağıdır. Yoksa kesinleşmiş mahkeme hükmü ile değiştirilen doğum tarihinin gözönünde tutulmayacağı değildir. Başka bir anlatımla kesinleşmiş mahkeme hükmü ile düzeltilmiş yaş kaydının asıl kabul edilmesi gerekir. Nitekim anılan madde paralelinde oluşturulan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 83.maddesinde bu yön "... sonraki kayıt idare ve kaza mercilerinden verilmiş bir kararla yapılmış veya düzeltilmiş ise kararlar kesinleşmiş olmaları şartıyla nüfus kayıtlarına geçirilmemiş olsa bile bu kayıt esas alınır..." şeklinde açıkça ifade olunmuştur. Bu nedenle, kesinleşmiş mahkeme hükmü ile düzeltilmiş yaş kaydı asıl kabul edilmek gerekir. Ancak bu düzeltilmiş yaşın bir hakkın suiistimali niteliği taşımaması ve muvazaaya dayanmaması gerekir. Dava konusu olayda, davacı 55 yaş koşulunun gerçekleşmesi açısından doğum tarihinin 1949 yılından 1946 yılına çekilmesini istemiş ve buna ilişkin mahkeme kararına dayanmıştır. Oysa incelenen yaş tashihi dosyasında, davacının 50 yaşını doldurmuş olduğu ancak bu yaştan sonra kesin yaş tayini yapılamadığı Adli Tıp uzman raporu ile bildirilmiş, hüküm ise istenen yaşa uygun olarak 1946 tarihi esas alınarak oluşturulmuştur. Ne var ki, bu sonuç kesin bir belirleme olmayıp, biyolojik ve tıbbi gerçeklere uymadığı gibi 23.08.1965 tarihinde Sosyal Sigortalar Kurumuna tescil edilen davacının 13.04.2001 tarihinde kesinleşen mahkeme ilamı ile yaş tashihi yapması salt yaşlılık aylığına hak kazanması için bu yola başvurulduğu, kimsenin muvazaa ile kanun amacına aykırı hareket etmeyeceği de nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Üye M. Zafer Erdoğan ve Süleyman Caner"in muhalefetlerine karşı; Başkan Vekili Coşkun Erbaş, Coşkun Öztürk ve Neslihan Sever"in oylarıyla ve oyçokluğuyla 29.05.2003 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI-
Daire çoğunluğu ile azınlık arasındaki uyuşmazlık, yaşlılık aylığı bağlanmasında; sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihinin mi, yoksa çalışmanın başlamasından sonra mahkeme kararı ile düzeltilen tarihin mi esas alınacağı noktasında toplanmakta olup, mahkeme kararı, çoğunluk oylarıyla"davacının salt yaşlılık aylığına hak kazanmak amacıyla yaşını düzelttirdiği, kişilerin muvazaa ile kanunun amacına aykırı edemeyeceği" gerekçesiyle bozulmuştur. Türkiye"deki sosyal güvenlik kuruluşlarının yaşlılık aylığı bağlanmasıyla ilgili 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 120, 1479 sayılı Bağ Kur Kanununun 66, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 105. maddesi, yaşlılık aylığının bağlanmasında; sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihteki yaşının esas alınacağı şeklinde birbirine paralel düzenlemeler içermekte olup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.10.2002 gün ve 21-761/777 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Konumuzla doğrudan ilgisi bulunmamakla birlikte 1111 sayılı Askerlik Kanununun 81. maddesi "Askerlik çağına girdikten sonra yaşlarını değiştirenlerin yaşlarında yapılan değişikliğin askerliklerine tesiri yoktur." hükmünü öngörmektedir. İstikrarlı bir şekilde sürdürülen Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Danıştay kararlarında da sonradan yapılan yaş düzeltmelerinin geçerli kabul edilmediği, ayrıca 08.09.1999 gün ve 23810 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 4447 Sayılı Kanunla tüm sosyal güvenlik kuruluşlarında yaşlılık aylığı bağlanması ile ilgili yaş sınırının yükseltildiği, ülkemizde; yaş düzeltme kararlarının insani nedenlerle ve çoğunlukla davacı yararına karara bağlandığı bilinen bir gerçektir.23.08.1965 tarihinde ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayan ve kayden 04.12.1949 doğumlu olan sigortalının yaşının, temyiz edilmeksizin kesinleşen Ferizli Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.01.2001 gün ve 78-7 sayılı kararı ile 14.12.1946 olarak düzeltildiği kabul edilerek tahsis talep tarihi itibariyle 3611 gün primi ödenmiş sigortalılığı bulunan ancak yaş düzeltmesi Kurumca kabul edilmediği için tahsis talebi reddedilen davacının 01.03.2002 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine ilişkin yerel mahkeme kararının, muvazaa nedeniyle yaş düzeltmesinin geçersizliği gerekçesiyle bozulmasına dair çoğunluk görüşüne yukarıda açıklanan nedenlerle katılamıyoruz.