(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 2016/13660 E. , 2019/5515 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, ..., İdealistkent adlı projeden ... 5 Blok D.21 nolu bağımsız bölümü davalılardan satın aldığını, konutun teslim edildiğini, satım aşamasında halı saha, tenis kortu, yeşil alan gibi sosyal tesislerin mevcut ve yapılmış hali ile gösterilmesinin daireyi almasında etkili olduğunu, ancak 25.9.2013 tarihinde bu alanları da kapsayan istinat duvarının yıkılarak mülkiyetinin İSKİ"ye ait olduğunun ortaya çıktığını ve bu hususta davalılara ihbarlarda bulunulduğunu ileri sürerek,eksik ve ayıplı işlerden dolayı, fazla hakları saklı kalarak 8.000,00 TL. değer kaybı ile 2.000,00 TL. manevi tazminatın faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş; ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 21.731,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı konutta oluşan değer kaybının ödetilmesi talebine ilişkindir.
Davalılar, ayıp ve eksik bulunmadığını, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Davacı tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde yer almaktadır.
Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır.
Yukarıda da ayrıntısı ile açıklandığı üzere; malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.
Maddeye göre, tüketici kendisine sağlanan mal ve hizmetle ilgili ayıplı olup olmama konusunda gerekli muayeneyi (denetimi) yapacak ve bu muayene sonucu, mal yada hizmetle ilgili saptadığı ayıpları, mal veya hizmetin sağlanmasından itibaren ihbar süreleri içinde, kendisine mal yada hizmet sağlayan sözleşmenin tarafına bildirecektir; bu bildirim (ayıp ihbarı) ödevi ihmal edildiğinde, tüketici, ayıba dayalı yasal haklarını kaybedecektir.
Sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında;
Davacının ... A.Ş’ye vekâleten satıcı ... Gm.Ltd.Şti’den Ümraniye, ..., 106 parselde inşa edilen “İdealistkent” adlı projeden 11/06/2008 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı bağımsız bölümün, 04.01.2009 tarihinde davacıya fiilen teslim edildiği,15.5.2009 tarihinde tapu devri yapıldığı ve 24.9.2014 tarihinde de eldeki bu davanın açıldığı dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bilirkişi raporu da hükme esas alınarak, satın alınan bağımsız bölümün bulunduğu sitenin ortak alanı olarak gösterilen ve siteye ait gibi görünen bir kısım yeşil alan ile spor tesisleri ve davaya konu olan site duvarlarının ... parseli sınırları içerisinde kaldığı, ancak bu yerlerin sitenin ortak alanları olduğuna ilişkin izlenimin verildiği,söz konusu ortak alanların ve istinat duvarının belediyeye terk edilen taşınmaz üzerinde yapılmış olması alıcının satın alma kararını etkileyen, taşınmazın değerini azaltan bir husus olup edimin ifasındaki bu yöne ilişkin eksiklik nedeni ile satışıcının alıcıya karşı sorumlu olduğu, dava konusu eksikliğin ayıplı ifa olarak değil eksik ifa olarak nitelendirilmesi gerektiği gerekçesi ile davacının talebi kabul edilmiş ise de; bu durumun, davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp niteliğinde olduğu, davalıların bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği kuşkusuzdur. Davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle, 4077 sayılı Kanun’un 4. maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalılara ayıp ihbarında bulunmadığı da anlaşılmaktadır. Dairemizin benzer uyuşmazlıklardaki emsal uygulamaları da bu yönde olduğu gibi, aynı görüşte olan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 4.12.2015 gün ve 2015/13-1581 esas ve 2015/2792 kararı da bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ve yazılı gerekçe ile bu talebin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre, davalıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle temyiz edilen kararın davalılar yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan 371,11 TL harcın istek halinde davalılara ayrı ayrı iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.