Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,kayden maliki bulunduğu .parsel sayılı taşınmaza davalıların kendi taşınmazlarına kuyu ve çukur açıp çıkan suyu arklar ile yönlendirerek müdahale ettiklerini, taşınmazın sular altında kalması nedeniyle tarım yapamadığını ileri sürüp elatmanın önlenmesine ve 2.053,75.YTL tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında,davalı Karayolları Genel Müdürlüğüne yönelik davasını atiye bırakmıştır.
Davalılar,dava konusu taşınmaza müdahaleleri olmadığını,davalı Hükmü P.r A.Ş. yönünden kesin hüküm bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece,davalı Karayolları Genel Müdürlüğüne yönelik davanın atiye bırakıldığı,çekişme konusu taşınmazda diğer davalıların su kuyusu ve derin çukur açmak suretiyle su birikmesine neden oldukları,elatmanın önlenmesine karar verilmesi halinde davalıların ağır zarara uğrayacakları,suyun açılacak bir kanal ile tahliyesinin mümkün bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar,davacı ve davalı Hükmü P.. İnş.Tic. ve San.A.Ş. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla tetkik hakimi ...raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava,çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkemece,davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu .parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait bulunduğu anlaşılmaktadır
Davacı,davalıların kendi arazilerine açtıkları kuyu ve çukur ile su çıkmasını sağladıkları,çıkan suyu arklar ile yönlendirerek arazinin eğimli olması sonucu kendi taşınmazının sular altında kalmasına neden olduklarını,taşınmazda tarım yapamadığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere;çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının yada kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşife hazırhale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.
Somut olaya gelince; yukarıdaki ilkeleri kapsar biçimde bir araştırma ve uygulama yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Öte yandan yapılan her iki uygulama sonucu elde edilen bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu,ancak bu çelişkilerin giderilmediği,davacı taşınmazına davalıların hangi eyleminin ne şekilde ve oranda müdahaleye yol açtığı,varsa zararın ne gibi önlemler alınmak suretiyle giderilebileceği belirlenmemiştir.Öyleyse yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olduğu söynemez.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilke ve olgular birlikte değerlendirilerek soruşturmanın eksiksiz tamamlanması,bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin yeniden yapılacak keşifte gerekçeleri açıklanmak suretiyle giderilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken,yetersiz araştırmaya dayanılarak yazılı olduğu şekilde ve hukuki olmayan gerekçelerle hüküm kurulması doğru değildir.Davacı ve davalı Hükmü Peker İnş. Tic. ve San.A.Ş."nin temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün H.U.M.K."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,8.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.