Esas No: 2003/1057
Karar No: 2003/1710
Karar Tarihi: 10.3.2003
Fazla Ödenen Yaşlılık Aylığının Tahsili - İyiniyet - Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2003/1057 Esas 2003/1710 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2003/1057 E., 2003/1710 K.
10. Hukuk Dairesi 2003/1057 E., 2003/1710 K.
- FAZLA ÖDENEN YAŞLILIK AYLIĞININ TAHSİLİ
- İYİNİYET
- 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 63 ]
"İçtihat Metni"
Davacı, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 1.551.007.160 liranın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline kadar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Sigortalıya 25.1.1995 tarihli tahsis talep dilekçesine istinaden, Kurum tarafından aynı isim ve soyadlı Şaziye"nin 1.5.1963-31.12.1968 arasında geçen 469 gün hizmeti de eklenmek sureti ile 1.3.1995 tarihinden geçerli olmak yaşlılık aylığı bağlanmış ve 22.7.1999 tarihine kadar da bu aylık davacıya ödenmiştir. Kurum sonradan bilgisayar kayıtları kontrolü sırasında yaptığı yanlışlığı fark ederek davacının hizmet süresine eklenen 469 gün hizmeti ve davacının yaşlılık aylığını iptal ederek ödediği 1.551.007.160 lirayı davalıdan talep etmiş bunun üzerine sigortalı Kuruma müracaat edip 1995-1996 yıllarının isteğe bağlı sigorta primlerini ödeyerek 10.9.1999 tarihinde yeniden tahsis talebinde bulunmuş ve Kurum tarafından da 1.10.1999 tarihinden itibaren yeniden yaşlılık aylığı bağlanmıştır.
Mahkemece 1.3.1995-22.7.1999 tarihleri arasında ödenen yaşlılık aylıklarının istirdadına ilişkin açılan işbu davanın kabulüne karar verilmiş ise de davacının yaşlılık aylığı talebi sırasında ve sonrasında Kurumu yanıltmasının olmayıp, tahsis talebi üzerine Kurum davacının hizmet süresinin eksik olduğunu belirtmiş olsaydı şimdiki gibi davacının primlerini ödeyip yaşlılık aylığına hak kazanması mümkün bulunmaktadır. Ayrıca Borçlar Kanununun 63. maddesine göre; sebepsiz zenginleşen kişinin, iade borcu ile yükümlü tutulabilmesi için kötü niyetli olduğunun kanıtlanması gerekir Davacının iyi niyetli olduğunun kabulü asıldır. Davacının kötü niyetli olmadığı ve Kurumu yanıltmadığı dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Kaldı ki, davalı Kurumca davacının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. Öte yandan, birçok Yargıtay Kararında da belirtildiği gibi; iyi niyetle zenginleşen kimse, zenginleşmenin geri verilmesinden dolayı; zenginleşme hiç olmasaydı bulunacağı durumdan daha kötü duruma düşürülemez.
Yaşam deneyleri ve günümüzün ekonomik koşullarına göre davacının, kendisine ödenen dava konusu yaşlılık aylıklarını tüketerek elden çıkarmak zorunda kalan, günü gününe ve kıtı kıtına geçinen kimselerden olduğunun da kabulü gerekir. Şüphesiz bu yönden bir kuşku ve duraksama duyulması halinde Mahkemenin gerekli inceleme ve araştırma yapabileceği de tartışmasızdır.
Açıklanan nedenlerle Kurumun davasının reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.3.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.