(Kapatılan)19. Hukuk Dairesi 2019/921 E. , 2020/1104 K.
"İçtihat Metni" Davacı ... Ltd.Şti. vekili Av. ... ile davalı ... Endüstriyel Elekt. ve Otom. San. Tic. Ltd. Şti. vekili Av. ... arasında görülen dava hakkında Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden verilen 2013/387 esas ve 2016/128 karar sayılı ve 10.03.2016 tarihli hükmün düzeltilerek onanmasına ilişkin Dairemizin 2018/793 esas ve 2018/6136 karar sayılı ve 27.11.2018 tarihli ilamına karşı taraf vekillerince süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacı şirket tarafından Suudi Arabistan’daki bir savunma projesi kapsamında davalı şirkete proforma faturada belirtilen bedeller ve ödeme koşulları dahilinde 550.000,00 USD tutarlı bir takım ürünler sipariş verildiğini, ürün bedellerinin banka kanalı ile ödendiğini, ekipman ve malzemelerin yapılan testler sonucunda uygun bulunmaması nedeniyle kabul edilmediğini ve bu nedenle davacı müşterisinin malzemeleri satın almaktan vazgeçtiğini, davalının yaptığı bir kısım masraflar düşülerek 261.000 USD"nin iadesi konusunda 29/06/2011 tarihli davalı şirket yetkilisinin mektubu ile mutabık kalındığını, iadenin yapılmaması üzerine ihtar çekildiğini, ancak ödeme yapılmaması üzerine başlatılan takibe davalının haksız şekilde itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve inkar tazminatına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, proforma faturaya konu siparişlerin hazır hale getirildiğini, ancak davacı şirket tarafından teslim alınmadığını, davacının kusuru sebebiyle malların davalı şirket elinde kaldığını, davacının gecikmeli olarak 13/05/2010 tarihinde akreditif açabildiğini, bu nedenle işin sekteye uğradığını, davacı şirketin bu gecikmesi nedeniyle malzemelerin başka firmalara satılmak zorunda kaldığını, buna rağmen ürünlerin teslim edilebilir hale geldiğinde davacının almaktan vazgeçtiğini, Suudi Arabistan Sınır Güvenlik Güçlerinin ürünleri beğenmemesi veya hatalı bulmasının tarafları ilgilendirmediğini, bu nedenle anılan birimlerin raporunun kendilerini bağlamadığını, davacı tarafın dayandığı maillere göre geri ödemeye ilişkin teklifin ancak ürünlerin satılmasının kabul edilmesi ve bu satım bedellerinin davacı şirkete iadesi şartına bağlı bulunduğunu, ancak davacı şirketçe kabul edilmediğinden ürünün satışının gerçekleşmediğini, e-mail yazan satış müdürü ..."nın borç ve yükümlülük altına girme yetkisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama, alınan bilirkişi raporları ve toplanan delillere göre, davalının satış müdürü olan ..."nın dava konusu işlemler sırasında davacıyla davalı adına görüşmelerde bulunduğu ve anlaşmayı sağladığı, bu suretle davalı şirket adına işlem yapma yetkisini haiz olduğu, yazışmalarda davalı şirketin yapmış olduğu bir kısım masraflardan sonra davacının ödemiş olduğu tutardan 261.000,00 USD bedelin iade edileceğinin kabul edildiği ve yazışmadaki "bu miktar ürünleri tek tek sattıkça parça parça ya da toptan satarsak hepsi birden ödenebilecektir" ifadesi ile ödeme planı sunulduğu, ancak ödeme planının davacı tarafça kabul edildiğine dair yazılı belge sunulmaması sebebiyle bu hususun davacıyı bağlamayacağı, sonuç olarak davalı şirketin dava konusu malzemeleri teslim edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne ve davacı yararına icra inkar tazminatı verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 2018/793 esas ve 2018/6136 karar sayılı ve 27.11.2018 tarihli ilamı ile, “1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Taraflar arasında ihtilafa konu olan hukuki ilişkiden doğan alacak kalemi muayyen (belirli) nitelikte değildir. Alacak, yapılan yargılama ile sübuta ermiştir. Bu durumda davacı lehine ayrıca inkar tazminatına karar verilmesi doğru olmamışsa da bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK. nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm fıkrasının inkar tazminatına dair 2. bendinin hüküm fıkrasından çıkartılarak hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Sonuç: Yukarıda açıklanan (1) nolu bend uyarınca davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 2. bendinde yer alan “Hükmedilen alacak üzerinden hesaplanan 92.263,50 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” şeklindeki cümlesinin hükümden çıkarılmak suretiyle hükmün düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına,” oyçokluğuyla karar verilmiş olup, iş bu Dairemiz ilamına karşı taraf vekillerince karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440.maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan davalı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine,
2-Her ne kadar Dairemizin 2018/793 esas ve 2018/6136 karar sayılı ve 27.11.2018 tarihli ilamının (2) nolu bendi ile taraflar arasında ihtilafa konu olan hukuki ilişkiden doğan alacak kaleminin muayyen (belirli) olmadığı, alacağın yapılan yargılama ile sübuta erdiği, bu durumda davacı lehine ayrıca inkar tazminatına karar verilmesinin doğru olmadığı, ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK. nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm fıkrasının inkar tazminatına dair 2. bendinin hüküm fıkrasından çıkartılarak hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüş ise de davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine yeniden yapılan inceleme ve değerlendirmede, icra takibine konu alacağın davalı tarafça belirlenebilir başka bir deyişle likit olduğu, bu sebeple mahkemece davalının takibe haksız itirazından dolayı İİK’nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına takip konusu yapılan alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatına hükmolunmasının yerinde olduğu, ancak Dairemizce aksi yönde yanılgılı değerlendirme ile davacı yararına icra inkar tazminatına hükmolunamayacağından bahisle hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar verildiği anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 2018/793 esas ve 2018/6136 karar sayılı ve 27.11.2018 tarihli ilamının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bend uyarında davalı vekilinin karar düzeltme talebinin oybirliği ile reddine, (2) nolu bendde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 2018/793 esas ve 2018/6136 karar sayılı ve 27.11.2018 tarihli ilamının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün ONANMASINA, 20,80 TL harç ve takdiren 450,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyen davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyen davacıya iadesine, 18.06.2020 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY YAZISI
Dairemizin 2018/793 esas ve 2018/6136 karar sayılı ve 27.11.2018 tarihli ilamının (2) nolu bendinde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.18.06.2020