Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/146
Karar No: 2019/582

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/146 Esas 2019/582 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/146 E.  ,  2019/582 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi :6. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 367-489

    Nitelikli yağma suçundan sanıklar ... ve ..."in lehlerine olduğu kabul edilen 5237 sayılı TCK"nın 149/1-c, 35, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve mahsuba ilişkin Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16.11.2005 tarihli ve 267-459 sayılı hükümlerinin, Cumhuriyet savcısı ve sanık ... ve müdafisi ile sanık ... müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 30.09.2010 tarih ve 4487-14897 sayı ile;
    "...Sanık ...’in sorgusunun yapıldığı 01.03.2004 tarihli oturum tutanağının birinci sayfasının Mahkeme Başkanı ve yazman tarafından imzalanmaması suretiyle 5271 sayılı CMK"nın 219/1 (1412 sayılı CMUK"nın 268/1-4) maddesine aykırı davranılması,” isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmaya uyan Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesince 12.10.2012 tarih ve 367-489 sayı ile “...Sanıklar ... ve ..."in iştirak kastı ve irade birliği içerisinde eylemlerini gerçekleştirdiklerinin sübut bulduğu,” gerekçesi ile sanıkların lehlerine olduğu kabul edilen 5237 sayılı TCK"nın 37. maddesi delâleti ile aynı Kanun"un 149/1-c-d, 35, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve mahsuba karar verilmiştir.
    Bu hükümlerin de Cumhuriyet savcısı ve sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince 10.04.2013 tarih ve 29036-7508 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 10.01.2019 tarih ve 101342 sayı ile;
    "...Bozma sonrası yapılan yargılamada, dosyaya herhangi bir ilave bilgi ve belge girmemiş olup, her iki yargılama sonrası temel cezanın belirlenmesi ve teşebbüs sebebiyle yapılan indirim oranları arasındaki fark mahkeme tarafından gerekçelendirilmemiştir. Özellikle teşebbüs oranlarının uygulanmasında ortaya çıkan durum, "orantılı" olmaktan uzaktır ve adalet duygusunu zedelemektedir,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 06.03.2019 tarih, 255-1400 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında yağma suçundan verilen beraat hükümleri ile sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle verilen düşme kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, sanık ...’nın ölümü nedeniyle hakkındaki cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli yağma suçundan verilen mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
    1- TCK’nın 149. maddesi uyarınca on yıldan on beş yıla kadar hapis cezası gerektiren nitelikli yağma suçunda, bozma öncesi temel cezanın 10 yıl hapis; bozma sonrası ise 12 yıl 6 ay hapis cezası olarak tayin edilmesinin,
    2- Hükmolunan cezadan teşebbüs nedeniyle indirim yapılırken bozma öncesi ¾; bozma sonrası ise ¼ oranında indirim yapılmasının,
    İsabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, hazır bulunduğu oturumda son söz sanığa verilmeden hüküm kurulmasının, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Sanık ... ve müdafisi, sanık ... müdafisi ile inceleme dışı sanıklar ..., ... ve yargılamadan sonra ölen sanık ... müdafilerinin hazır bulunduğu 12.10.2012 tarihli oturumda, sırasıyla sanık ...’tan, sanık ... müdafisinden, inceleme dışı sanıklar..., ...ve...müdafisinden, Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasına karşı diyeceklerinin sorulduğu, sonra hazır bulunan sanık ...’tan, ardından sanık ... müdafisinden ve inceleme dışı sanıklar..., ...ve...müdafilerinden son sözlerinin sorulduğu, hazır bulunan sanık ...’a son söz hakkı tanınmadan duruşmaya son verilip hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
    1412 sayılı CMUK"nın 251. maddesine benzer hükümler içeren 5271 sayılı CMK"nın "Delillerin tartışılması" başlıklı 216. maddesinin üçüncü fıkrasında; "Hükümden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilir" düzenlemesi yer almaktadır. Bu hüküm uyarınca katılmış olduğu takdirde son söz mutlaka sanığa verilerek duruşma bitirilecektir. Ceza muhakemesinde sanığın en önemli haklarından biri de savunma hakkı olup, hazır bulunduğu oturumda son söz sanığa verilmeden hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracaktır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun birçok kararında açıkça belirtildiği üzere, savunma hakkı ile yakından ilgili olan son sözün sanığa ait bulunduğuna ilişkin usul kuralı emredici nitelikte olup bu kurala uyulmaması kanuna mutlak aykırılık oluşturmaktadır.
    Bununla birlikte, yürürlükten kaldırılmış bulunan 1412 sayılı CMUK’nın 251. maddesinin son fıkrasındaki; “Sanık namına müdafii tarafından müdafaada bulunulsa dahi müdafaaya ilave edecek bir şeyi olup olmadığı sanığa sorulur.” şeklindeki düzenlemenin yeni usul kanununda yer almamasının nedeni, aynı yöntemin yeni yasada kabul edilmemesi değil, 216. maddenin son fıkrasındaki “Hükümden önce son söz hazır bulunan sanığa verilir” ibaresinin bu anlamı da kapsamasıdır.
    Temyiz mercisince verilen bozma kararından sonra ilk derece mahkemeleri tarafından yargılamaya devam olunduğunda, dava henüz sonuçlanmamış bulunduğundan, ilk defa hüküm kurulurken "son sözün sanığa verilmesi" kuralı, bozmadan sonra başlayan yargılamalarda da "kamu davasının kesintisizliği ve sürekliliği" ilkesinin doğal bir sonucu olarak aynen geçerli olacaktır. Kovuşturmanın sona erdirilip hükmün tesis ve tefhimine geçilmesinden önce son söz alan tarafın sanık olması gerektiği şeklinde anlaşılması gereken "son sözün sanığa verilmesi" kuralına uyulmaması hâli, gerek "savunma hakkının sınırlandırılamayacağı" ilkesine, gerekse CMK"nın 216. maddesinin üçüncü fıkrasına açık aykırılık teşkil edecek ve bu durum, temyiz incelemesi aşamasında hükmün esasına geçilmeden önce bozma nedeni kabul edilecektir.
    Öğretide; "Son söz sanığındır. Son sözün sanığa verilmesi, müdafaa bakımından çok önemlidir. Bunun içindir ki son sözün hazır bulunan sanığa verilmemesi mutlak temyiz sebebi, hukuka kesin aykırılık ve dolayısıyla bozma sebebi sayılmaktadır." (Nurullah Kunter-Feridun Yenisey-Ayşe Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, 18. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul 2014, s. 1484.); "Hüküm safhasına geçmeden önce son söz hazır olan sanığa verilmek zorundadır. Bu hüküm silahların eşitliği ve suçsuzluk karinesi ilkelerinin gereği olarak düzenlenmiş, uyulması zorunlu ve emredici bir hükümdür. Son sözün sanığa verilmesi bozmadan sonraki yargılamada da uyulması zorunlu bir usul kuralıdır." (Yener Ünver-Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, 7. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2013, cilt: 2, s. 146–149.) şeklinde görüşler ileri sürülmek suretiyle, hükmün tesis ve tefhim edildiği duruşmada hazır bulunan sanığa mutlaka son sözün verilmesi gerektiği düşüncesi ittifakla benimsenmiştir.
    Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
    Yerel Mahkemece hükmün tefhim edildiği oturumda hazır bulunan sanık ... ve müdafisi, sanık ... müdafisi ile inceleme dışı sanıklar ..., ... ve yargılamadan sonra ölen sanık ...’nın müdafilerinin dinlenildiği, sanık ...’a son sözü sorulduktan sonra, sırasıyla sanık ... müdafisinden ve inceleme dışı sanıklar..., ...ve sanık ...’in müdafilerinden son sözlerinin sorulduğu olayda, hazır bulunan sanık ...’a yeniden zorunlu hâle gelen son söz hakkı tanınmadan yargılama bitirilerek hükmün tesis ve tefhim edilmesi, CMK"nın 216. maddesinin 3. fıkrasına açıkça aykırılık oluşturduğundan, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuran bu usule aykırılık nedeniyle Yerel Mahkeme hükümlerinin, incelemeye konu her iki sanık bakımından diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
    2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 10.04.2013 tarihli ve 29036-7508 sayılı onama kararının sanıklar ... ile ... yönünden KALDIRILMASINA,
    3- Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.10.2012 tarihli ve 367-489 sayılı hükümlerinin, hükümden önce son sözün hazır bulunan sanık ..."e verilmemesi isabetsizliğinden sanıklar ... ile ... yönünden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 08.10.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi