10. Hukuk Dairesi 2004/355 E., 2004/939 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, 1980-1989 yılları arasında yurt dışında geçen çalışmaların 3201 sayılı Yasa gereğince borçlandırılması gerektiğinin tespiti ile bu sürelerin 18 438 567 sicil nolu sigortalılığına eklenmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, Yargıtay Onuncu Hukuk Dairesinin konuya ilişkin yerleşik uygulamasını yansıtan 26.3.1987 tarih, 1987/1744 E., 1987/1732 K. sayılı ilamı içeriğinde de belirtildiği üzere; "Davanın yasal dayanağını oluşturan 3201 sayılı Yasanın 2. maddesi yasada geçen kimi kavram ve sözcüklerin anlamlarını belirtmiş ve bu arada "sürelerin değerlendirilmesi; Türk vatandaşlığını haiz olanların 1. maddede belirtilen sürelerin istekleri halinde değerlendirilmesini ifade eder" tanımlamasını vermiştir. Bu tanımlamaya göre, istek tarihinde Türk vatandaşı olmak gerekli ve yeterli olup ayrıca çalışmaların geçtiği sırada bu sıfatı taşımak koşulu konulmamıştır. Tersine bir yorum, anılan yasanın yaşlılık aylığı sağlamaya yönelik bir düzenleme getirdiği de göz önünde tutulunca, Anayasanın "Yaşlılar devletçe korunur. Yaşlılara devletçe sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir" biçimindeki açık buyruğu ile bağdaştırılamaz.
Öte yandan Anayasanın 124. maddesi gereğince yönetmelikler, kanun ve tüzüklere aykırı hüküm taşımadıkları sürece uygulanabileceğinden, davalı Kurumun dayandığı yönetmeliğin "Türk vatandaşı olarak çalışma" koşulunu getiren hükmüne de dayanma olanağı yoktur" yaklaşımına ve "...Yasanın bu maddesi söz konusu sürelere sahip bulunan her Türk vatandaşına bu süreleri borçlanabilmek için yetki vermiştir, ilgilinin ancak Türk vatandaşlığını kazandığı andan itibaren 3201 sayılı Yasadan yararlanabilmesi mümkündür. Bu durum Türk vatandaşlığını kazanmadan önceki hizmet birleştirilmesine tabi sürelerin göz önüne alınmaması gerektiği anlamına gelmemektedir. 3201 sayılı Yasa, Türk vatandaşı olma koşulunu bir başvuru şartı olarak öngörmektedir. Böyle bir yorum tarzı, Anayasanın eşitlik ilkesine de uygun olacaktır (m. 10). Nitekim, 3201 sayılı Yasada belirtilen borçlanmaya tabi süreleri bulunan, sonradan Türk vatandaşlığını kazanmış bir kişi ile hizmetlerin geçtiği esnada Türk vatandaşı olan bir kişi arasında farklılık gözetmek için hiçbir haklı gerekçe bulunmamaktadır". (Hediye Laçiner, "Yurt Dışı Hizmet Borçlanması ve Uygulama Sorunları", iş Hukuku ve iktisat dergisi, Kamu iş, Cilt 5, Sayı 3, Nisan 2000, s. 614-615)., açıklamalarına uygun olarak, Bulgaristan"dan göçmen olarak geldikten sonra Türk Vatandaşlığına geçen davacının, Bulgar vatandaşı olarak anılan ülkede geçen çalışmalarını 3201 sayılı Yasa uyarınca borçlanması olanağı bulunduğuna ilişkin sonucun usul ve yasaya uygun bulunduğu,
Ayrıca, 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun 3. maddesinde yer alan, borçlanma isteminde bulunabilmek için yurda kesin dönüş yapılması gereğini öngören düzenleme, Anayasa Mahkemesi"nin 12.12.2002 günlü, 2000/36 E., 2002/198 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş, 29.7.2003 tarihli 4958 sayılı Yasanın 56. maddesiyle de, 3201 sayılı Yasanın 3. maddesinde bu yönde gerekli düzenleme yapılarak,
"Başvurulacak kuruluşlar
Madde 3- (değişik: 29.7.2003-4958/56 md.)
1) Halen yurt dışında bulunanlar;
a) Yurt dışına çıkmadan önce Türkiye"de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması olmayanlar Sosyal Sigortalar Kurumuna,
b) Yurt dışına çıkmadan önce Türkiye"de son defa prim, kesenek ve karşılık ödenen sosyal güvenlik kuruluşuna,
c) Ev kadınları Bağ-Kur"a yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler.
2) Türkiye"ye döndükten sonra yurtdışında geçen hizmetlerini borçlanmak isteyenler;
a) Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar, Sosyal Sigortalar Kurumuna,
b) Müracaat tarihinde çalışmakta olanlar tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna,
c) Başvuru tarihinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmamakla birlikte yurda dönüş tarihinden sonraki çalışmalarından dolayı son defa tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna,
d) Hizmetlerinden bir kısmı yurt dışında iken borçlananlardan kalan hizmetlerini yurda dönüş yaptıktan sonra borçlanmak isteyenler ilk borçlanmayı yapan sosyal güvenlik kuruluşuna,
e) Ev kadınları Bağ-Kur"a, yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler.
3) Hak sahiplerinin borçlanması, yurt dışında çalışmakta iken veya yurda dönüş yaptıktan sonra ölenlerin hak sahipleri ilgili sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar". Hükmü getirilmiş ve bu yasal düzenlemenin, yasanın yayın tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı ve karar uyarınca yapılan yasal düzenlemenin, soyut ve genel nitelikte, aynı konumdaki tüm kişileri kapsadığı tartışmasız, iptale konu yasal düzenlemeden bağımsız yeni bir yasa hükmü olduğu, bu nedenle, yasanın yurtdışı çalışma sürelerinin borçlanılabilmesi için kesin dönüş ve belli sürede başvuru koşulu aradığı dönemdeki uygulamasından kaynaklanan sonuçlarla kurum işlemlerinin, sigortalıların borçlanma hakkını yeni düzenlemeyle geri getirilemeyecek şekilde ortadan kaldırdığını kabul etmenin, yasanın açık düzenlemesi, Anayasa"da yer alan eşitlik ilkesi ve sosyal hukuk devleti nitelikleriyle bağdaştırmaya olanak bulunmadığından, kurumun aksi yöndeki itirazlarına değer verilmemiştir.
Sigortalının borçlanmak istediği süreye ilişkin belgeler başvuru dilekçesi ekinde yer almakla birlikte, borçlanılacak süre ve borçlanma tutarının 3201 sayılı Yasanın 4 ve 5. maddeleri uyarınca kesin olarak tespitinin hükmün infazı aşamasında mümkün bulunduğu da gözetilerek yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün (ONANMASINA), 17.2.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.