Esas No: 2004/13237
Karar No: 2005/530
Karar Tarihi: 1.2.2005
Ceza Mahkemesi Kararının Hukuk - Kusur Oranının Belirlenmesi - Mahkemesine Etkisi - Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2004/13237 Esas 2005/530 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2004/13237 E., 2005/530 K.
10. Hukuk Dairesi 2004/13237 E., 2005/530 K.
- CEZA MAHKEMESİ KARARININ HUKUK
- KUSUR ORANININ BELİRLENMESİ
- MAHKEMESİNE ETKİSİ
- 506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 26 ]
- 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 53 ]
"İçtihat Metni"
Davacı, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün, davacı ve davalılardan Karayolları Genel Müdürlüğü avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, iş kazasında vefat eden sigortalılardan hak sahiplerine Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarının 506 sayılı Kanun 26. maddesi uyarınca, davalılardan müteselsilen tahsiline ilişkin olup, mahkemece; Dairemiz bozma İlamına uyulmuş, yapılan araştırma sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizin 11.2.2002 tarih 2002/1125-903 sayılı ilamında da açıkça belirtildiği gibi; 506 sayılı Kanun 26. maddesi kusur esasına dayanmakta olup, davalı Selahattin ceza mahkemesince kusurlu bulunarak mahkum edilmiştir. Borçlar Kanununun 53. maddesinde belirlenen genel hükümlerde açıklandığı üzere hukuk hakimi, "...kusurun mevcut olup olmadığına..." karar verebilmek için "...Ceza Hukukunun mesuliyetine dair hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinden verilen beraat kararıyla mukayyet değildir..." Bundan ayrı olarak "...kusurun taktiri ve zarar miktarının tayini hususunda da..." hukuk hakimi ceza mahkemesi karan ile bağlı değildir. Bu hükümden çıkan genel sonuç; hukuk hakiminin genelde ceza mahkemesinden verilen "hükümlülük kararı ile bağlı olmasıdır. Şüphe yoktur ki; bu kararın "kesin nitelikte" bir karar olması gerekir. Hal böyle olunca halledilmesi gereken sorun; bağlılığın kapsamının ne olması gerekeceğidir. Başka bir anlatımla ceza mahkemesinin kesinleşen hükümlülük kararında, öncelikle maddi olguların saptanması, bu olgulara bağlı olarak suç teşkil eden bir fiilin yada kusurlu hareketin var olup olmadığı, varsa kusurun derecesi ve bunun sonucunda doğan zararın miktarının ne olduğu söz konusudur. Saptanacak maddi olgulara göre ceza mahkemesince kusurun varlığı kabul edildiğinde "bu kusurun" suç teşkil edip etmeyeceğinin taktirinin, Ceza Hukukunun mesuliyete ilişkin esas ve ilkeleriyle yapılabileceği ortadadır.
Diğer taraftan saptanacak her kusurlu hareketin hukuki yönden suç teşkil ettiği de söylenemez. Ceza Hukuku yönünden suç teşkil etmeyen "kusur" hafinin genel anlamda Medeni Hukuk yönünden sorumluluğu gerektirebileceği de açıktır. Bu nedenle; hukuk hakiminin "...kusur mevcut oiup olmadığına..." karar verebilmesi için ceza hükmü ile bağlı olmayacağı ilkesinin sebebi ortadadır. Bu ilkenin tabii sonucu olarak da kusur derecesinin takdiri ve bundan doğacak "...zarar miktarının tayini..." hususlarında da hukuk hakiminin ceza mahkemesi karan ile bağlı olmayacağı ilkesinin nedeni yasada kabul edildiği şekilde açıktır.
Ne var ki; ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle ceza mahkemesinde saptanacak maddi olayın yargısal bir kararla saptanmış olması gerçeğinin hukuk hakimini de bağlaması gerekir. Bu hal; Kamunun yargıya olan güvenin korunmasının bir gereği olduğu gibi, söz konusu Borçlar Kanununun 53. maddesinde öngörülen kuralında doğal bir sonucudur. Nitekim bu husus, Yargıtay"ın yerleşmiş ve kökleşmiş görüşleri ile de kabul edilmiş bulunmaktadır. Şu halde hukuk hakimi ceza mahkemesince saptanan maddi olaylarla bağlı olup orada belirlenen kusur oranla-rıyla bağlı değildir.
Hukuk hakimi ceza mahkemesinde belirlenen maddi olgularla bağlı bulunduğundan; ceza mahkemesinde olayda kusuru bulunduğuna ilişkin maddi olgu da kesinleşmiş olmakla davalı Selahattin yönünden; işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda uzman bilirkişilerden, ceza mahkemesinde kesinleşen maddi olguların da gözetilmesi suretiyle alınan kusur raporu ile davalı Sela-hattin"in kusur oranının belirlendiği de gözetilerek rücu alacağından sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken hakkındaki davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
Öte yandan; iş kazasında vefat eden sigortalı Kemal"in hak sahibi kan-sı yönünden tavan zararının belirlenmesinde mahkemece 25.7.2003 tarihli hesap raporu esas alınmış ise de anılan rapor eş yönünden eksik olup; söz-konusu hesap raporundaki diğer doneler aynen alınmak suretiyle anılan hak sahibi eş yönünden evlenme ihtimalinin belirlenerek aynı oranda maddi zarardan indirim yapılmak suretiyle dış tavan (gerçek zarar) miktarının belirlenmesi gerekir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçelerle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının İstek halinde ilgiliye iadesine, 1.2.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.