Esas No: 2006/17641
Karar No: 2007/223
Karar Tarihi: 22.01.2007
Prim Borçları - Sigortalılık - Zorunlu Sigortalılık - Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2006/17641 Esas 2007/223 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2006/17641 E., 2007/223 K.
10. Hukuk Dairesi 2006/17641 E., 2007/223 K.
- PRİM BORÇLARI
- SİGORTALILIK
- ZORUNLU SİGORTALILIK
- 2926 S. TARIMDA KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALIŞANLAR SOSY... [ Madde 3 ]
- 2926 S. TARIMDA KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALIŞANLAR SOSY... [ Madde 5 ]
"İçtihat Metni"
Davacı, 2926 sayılı yasaya göre sigortalı olduktan sonra 1479 sayılı yasaya tabi çalışmaları nedeniyle iptal edilen sürelerde tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacının, 01.9.1985 tarihinde başlayan 2926 sayılı Yasaya tabi sigortalılığı, besicilik faaliyetine dayalı vergi kaydı nedeniyle, 1479 sayılı yasaya tabi ve taraflar arasında çekişmesiz durumdaki, 12.3.1987-31.12.1988 dönemi zorunlu sigortalılığı uyarınca kesintiye uğramış; yirmi ayı aşan 1479 sayılı yasaya tabi sigortalılık sona erdikten sonra, davacının 2926 sayılı yasaya tabi sigortalılığını sürdürme konusundaki iradesini ortaya koyacak herhangi bir başvurusu bulunmadığı gibi, ürün bedellerinden ilk kesintinin yapıldığı 22.4.1996 tarihine kadarki dönemde, başkaca prim ödemesi de olmamıştır.
1479 sayılı Yasaya tabi zorunlu sigortalılığı nedeniyle tarımsal faaliyetine uzunca bir süre ara veren davacı, yeniden tarım Bağ-Kur sigortalısı olma yönündeki iradesini, teslim ettiği ürün bedellerinden yapılan kesintiyle ortaya koyduğu halde, ara verdiği dönemde diğer bir anlatımla sigortalılık koşulları yönünden herhangi bir edimde bulunmadığı 01.01.1989 - 01.5.1996 tarihleri arasındaki süre yönünden, 2926 sayılı Yasa hükümlerine aykırı olarak, geçmişe dönük sigortalılık süresi tespitine yol açan yaklaşımla hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Üye Ali Göcen"in muhalefetine karşı; Başkan Coşkun Erbaş, Üyeler M.Zafer Erdoğan, Sami Koçak ve Üye Süleyman Caner"in oylarıyla ve oyçokluğuyla 22/01/2007 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
2926 Sayılı Tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Konya İl"inde uygulanmaya başlanması, Bakanlar Kurulunun 17.05.1984 tarih ve 1984/8085 sayılı kararının Resmi Gazetenin 29.05.1984 tarih ve 18415 sayısında yayınlanması üzerine, 29.05.1984 tarihinde gerçekleşmiştir. Davacı, Altunbaş Köy Muhtarının düzenlediği bildirge ile, Bağ-Kur tarafından, re"sen 01.09.1985 tarihi itibariyle 2926 sayılı yasa kapsamına alınmıştır. Daha sonra Besicilik ve celepçilik işinden dolayı vergide kaydı bulunduğundan, 12.03.1987 tarihinde 1479 Sayılı Yasaya tabi sigortalılığı başlatılmış ve vergi kaydının sona erdiği 31.12.1988 tarihi itibariyle, 30.07.1997 tarihli (İB) formuna istinaden zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı sona erdirilmiştir. Davacının dernek kaydı esas alınarak, 30.07.1997 tarihinde 1479 sayılı yasaya göre Bağ-Kur sigortalılığı, tekrar başlatılmıştır.
Davacı, 01.01.1989 - 30.07.1997 arası Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunu istemiştir.
Mahkeme, istemin kabulüne karar vermiştir.
Dairemiz; 1479 sayılı yasaya tabi sigortalılığı sona erdikten sonra 2926 sayılı yasaya tabi sigortalılığını sürdürme konusundaki iradesini ortaya koyacak bir başvurusu bulunmadığını, ilk prim kesintisinin yapıldığı 22.04.1996 tarihini takip eden 01.05.1996 tarihinden öncesine ilişkin talebin kabulünü isabetsiz görmüş, mahkeme kararını bu gerekçe ile bozmuştur.
Bozma kararına aşağıdaki nedenlerle iştirak edemiyoruz.
Bunlar:
1-Bağ-Kur"un vergi kaydına dayanarak besicilik ve celepçilik işinden dolayı davacıyı 2926 sayılı yasa kapsamından çıkarıp, 1479 sayılı yasa kapsamına alması, hukuken geçerli sayılamaz. Zira, besicilik işi 2926 sayılı yasanın 3. maddesi anlamında tarımsal bir faaliyettir. Bu tür faaliyetleri yapanlar tarım Bağ-Kur sigortalısıdır. Davacı bu durumda; 01.09.1985"den itibaren 2926 sigortalılığından ayrılmamıştır.
Örnek olarak dairemizin 31.10.2006 tarih ve 2006/6949 E. - 2006/13712 K. sayılı Kararında; Besicilik faaliyetinin 1479 sayılı yasa kapsamında kabul edilemeyeceği söylenmiştir.
Dairemiz, davayı bu yönü ile incelememiştir. Bozma kararı bu yönden isabetsizdir.
2-A…
… Tarım Kredi Kooperatifinin 04.09.2006 tarihli yazısı ile; davacının 20.04.1987 tarihiden bu yana Kooperatifin ortağı olduğu anlaşılmaktadır. Yine, Akşehir Ziraat Odası Başkanlığının 11.09.2006 tarihli yazısında; davacının, "17.03.1980 tarihinden itibaren aidatlarını düzenli yatırdığı ve halen kaydının devam ettiği" görülmektedir. Öte yandan, Jandarmanın 24.09.2006 günlü tutanağı ile; "ortaklık ve kiracılık yaptığı, 20-25 dönüm arazisinin olduğu, pancar, haşhaş nohut, buğday, arpa ektiği" tespit edilmiş, bu tutanağın doğruluğu dosyada mevcut tapu kayıtları ile desteklenmektedir. Bu kayıtlar 2926 sayılı yasanın 10. maddesi anlamında, 1985 yılından itibaren davacının 30.07.1997 tarihe kadar tarımsal faaliyetine ara vermediğini göstermektedir.
2926 sayılı yasaya tabi sigortalılık; yasanın 5/2. maddesinde açıkça ifade edildiği gibi, (2926 sayılı yasanın 2/son maddesindeki, istisna hariç) niteliği itibariyle zorunlu sigortalılıktır. Yani, yasanın söylediği gibi "sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemez ve kaçınılamaz".
Sosyal Güvenlik Hukukunda, bütün zorunlu sigortalılıklar, "çalışma" esasına dayanmaktadır. 2926 sayılı yasaya tabi sigortalılık için, tarımsal faaliyet öngörülmüştür. Dairemiz, tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren 2926 sayılı yasaya tabi sigortalılığın başlatılmasını; kanunun lafzına ve ruhuna uygun düşeceğini "İÇTİHAT" etmiştir. Bu anlayışı kabul etmek mümkün değildir. Zira, tarımsal faaliyet ile birlikte sigortalılık başlar. Dairemizin kararının yanlış olduğunu şu örnekle açıklayabiliriz. Örneğin, 01.07.1986 tarihinde ofise buğday teslim eden bir çiftçinin, (bazen 3 ay, bazen 6 ay sonra parasını aldığında, tevkifat 01.10.1986 yılında yapılıyor. Dairemiz sigortalılığı bu ayı takip eden ay başı 01.11.1986 tarihinde başlatıyor.) O yıl ofisin hemen para verdiğini düşünerek, tevkifatın 01.07.1986 tarihinde yapıldığını kabul edelim. Dairemize göre, 01.08.1986 tarihinde sigortalılığı başlatılacaktır. Ancak, bu anlayışı şu nedenle kabul edemiyoruz. Çiftçi tarımsal faaliyetine 1985 yılında başlamıştır. Tohumu toprağa, 1985 yılı Ekim ayında atmıştır. Dairemiz tarımsal faaliyetin başlangıcını, sigortalılığa hernedense esas almamaktadır. Öte yandan, 2926 sayılı yasanın 36. maddesine göre; Tarım Bağ-Kur sigortalıların, prim borçlarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle de ödeyebilecekleri kabul edilmiştir. Bu kuralı irdelediğimizde, tevkifat için önceden bir sigortalılığın olması ve bu sigortalılığa dayalı prim borcunun ortaya çıkması gerekir. Ürün teslim edildiğinde; -ürün 1 yıllık tarımsal faaliyet sonucunda elde edilir- teslim edilen ürün bedelinden %1 tevkifat yapılmaktadır. Şayet, ürün miktarı çoksa, son 1 yılın primini karşılamaktadır. Azsa, kalan prim borcunu sigortalı ödemektedir. Örneğimize uyarlarsak; 01.07.1985 tarihinden itibaren sigortalılığı söz konusu oluyor, primlerini tevkifat yoluyla alıyor, fakat, Dairemiz 01.08.1986"dan itibaren sigortalı kabul ediyor. Bu anlayışı, kanunun lafzına ve ruhuna uygun kabul etmek en azından mantık kuralına aykırı düşer.
İçtihatlarımız, davacıyı ve davacı gibi olan sigortalıları, sosyal güvenlikten kısmen yoksun bırakmak sonucunu yaratmışır.
3-Türkiye Şeker Fabrikaları Ilgın Şeker Fabrikasından verilen 29.09.2005 günlü yazıda, 1995 yılı için davacı adına %1 prim kesintisi yapıldığı söylendiği halde, Sümer Holding A.Ş. adına verilen 05.09.2006 tarihli ve mahkemeye hitaben yazılmış yazıda; 1994 yılı için (o) tevkifat tutarının 20.04.1995 tarihinde 41 nolu dekont ile Emlak Bankasına havale edildiği şeklinde garip ve çelişkili bir cevap verildiğinden, Dairemizin bozma kararı bu yönüylede eksik bulunmaktadır.
Anlatılan nedenlerle Dairemizin bozma kararına katılmıyor, yukarıdaki gerekçe ile mahkeme kararını kısmen doğru buluyor, saygılarımla, sunuyorum.
Ali Göcen
Üye