Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/23311
Karar No: 2009/1311
Karar Tarihi: 10.02.2009

Yaşlılık Aylığı - Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2007/23311 Esas 2009/1311 Karar Sayılı İlamı

 

 

10. Hukuk Dairesi 2007/23311 E., 2009/1311 K.

10. Hukuk Dairesi 2007/23311 E., 2009/1311 K.

  • YAŞLILIK AYLIĞI

 

  • 3201 S. YURT DIŞINDA BULUNAN TÜRK VATANDAŞLARININ YURT ... [ Madde 6 ]

"İçtihat Metni"

Davacı, 3201 sayılı Yasa"ya dayalı borçlanma işlemi ile borçlanılan süre gözetilerek bağlanan yaşlılık aylığının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaliyle, yaşlılık aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle, borçlanma işleminin geçerli olduğuna, davacıya bağlanan yaşlılık aylığının 01.10.1993-30.06.1995 ve 06.01.2005-18.10.2005 tarihleri arasındaki kısmının iadesi gerektiği, anılan tarihler dışında ödenen bölümünün geri istenemeyeceği ve aylıkların kesildiği tarihten itibaren ödenmesine devam edilmesi gereğine karar verilmiştir.

Hükmün davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından dü-zenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Davacıya, 24.07.1980-11.12.1990 tarihleri arasında yurtdışında geçen çalışmalarından 3201 sayılı Yasa uyarınca borçlandığı süre ile, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki isteğe bağlı sigortalılık süreleri gözetilerek, 01.01.1994 ta-rihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmış; Alman sosyal güvenlik makamlarınca düzenlenen belge içeriğinde 20.09.1971-30.06.1995 ile, 06.01.2005-18.10.2005 tarihleri arasındaki dönemlerde çalıştığının ve işsizlik sigortasından yardım aldığının belirlenmesi üzerine aylık bağlama işlemi iptal edilmiştir.

Davacının borçlanma işlemi usul ve yasaya uygun olarak davalı Kurum tarafından geçerli kabul edilmiş, bu yönde uyuşmazlık yaratılmamıştır.

Yurtdışında geçen çalışma sürelerini 3201 sayılı Yasa uyarınca borç-lanan Türk vatandaşlarına, borçlanma yoluyla değerlendirilen süreler göze-tilerek, yaşlılık aylığı bağlanabilmesi, anılan Yasa"nın 6. maddesinde Öngörülen "Yurda kesin dönülmüş olması" koşulunun da gerçekleşmesi halinde mümkün bulunmaktadır.

Davacının borçlanma işleminin geçerliliğine karşın, sözü edilen 6. madde uyannca yaşlılık aylığına hak kazanma koşulları arasında yer alan yurda kesin dönüş yapma koşulunun davacı yönünden gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak saptanıp, sonucuna göre karar verilmeliyken; mahkemece, bu yönde herhangi bir inceleme yapılmamış, fiilen çalışılan ve işsizlik yardımı alınan süreler dışlanıp, bu dönemler dışında aylığa hak kazanıldığı yönünde hüküm kurulmuştur.

Davacının yazılı beyanına karşın, borçlanma başvurusu ve tahsis talep tarihlerinde yurda kesin dönüş yapmadığı, içeriği davacı tarafından da kabul edilen belgede yer alan bilgiler ışığında çekişmesizdir. Kesin dönüş, yabancı ülkedeki çalışma ilişkilerinin her yönüyle sona erdiritip, yerleşmek niyetiyle yurda dönülmesi ve ikametgahın Türkiye"ye nakli biçiminde gerçekleşmelidir. Davacı tarafından bu konuda herhangi bir kanıt sunulmamış; 3201 sayılı Yasa"nın 6. maddesinin (B) bendi hükümlerine göre, yurda kesin dönüş yapıp kendisine yaşlılık aylığı bağlanan sigortalının yeniden yurtdışında çalışmaya başlaması halinde yaşlılık aylığının kesileceği ve yurda yeniden kesin dönüş yapanların aylıklarının yeniden hesaplanarak ödenmeye devam edileceği hükmüyle, yurtdışında işsizlik sigortasından yardım görenlerin fiilen çalışmışlar gibi değerlendirileceği yönündeki yerleşik içtihatlar karşısında, yaşlılık aylığı bağlanması aşamasında ve sonrasında yeniden işsizlik yardımı almak suretiyle yurtdışındaki çalışma yaşamına katılımı izleyen süreçte, yurda kesin dönüş yapma koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin yöntemince araştırılıp ortaya konulması gerekleri üzerinde durulmamış olması; aynca, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumluluğun kısmen kabul yönündeki hükme uygun olarak belirlenmemesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazian kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 10.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi