
Esas No: 2009/1454
Karar No: 2010/7435
Karar Tarihi: 25.05.2010
Aylık Alanlardan Kesilecek Sağlık Sigortası Primi - Aylık Tahsisi Ve Aylığın Başlama Tarihi - Yaşlılık Aylığı - Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2009/1454 Esas 2010/7435 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2009/1454 E., 2010/7435 K.
10. Hukuk Dairesi 2009/1454 E., 2010/7435 K.
- AYLIK ALANLARDAN KESİLECEK SAĞLIK SİGORTASI PRİMİ
- AYLIK TAHSİSİ VE AYLIĞIN BAŞLAMA TARİHİ
- YAŞLILIK AYLIĞI
- 1479 S. ESNAF VE SANATKARLAR VE DİĞER BAĞIMSIZ ÇALIŞANL... [ Geçici Madde 10 ]
- 1479 S. ESNAF VE SANATKARLAR VE DİĞER BAĞIMSIZ ÇALIŞANL... [ Madde 35 ]
- 3201 S. YURT DIŞINDA BULUNAN TÜRK VATANDAŞLARININ YURT ... [ Madde 6 ]
- 3201 S. YURT DIŞINDA BULUNAN TÜRK VATANDAŞLARININ YURT ... [ Madde 1 ]
"İçtihat Metni"
Davacı, 3201 sayılı Kanun uyarınca yaptığı borçlanma dikkate alınarak yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile hak edilen aylıkların ödenmesi gereken tarihlerden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Hatice Kamışlık tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-3201 Sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun 1. maddesinde, ev kadınlarının yurtdışında ev kadını olarak geçen süreleri borçlanmasına olanak tanınmış olup; davacı anılan düzenleme uyarınca yurt dışında ev kadını olarak geçen 7200 günlük süreyi, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu"na (devredilen Bağ-Kur"a) müracaat etmek suretiyle borçlanmış, tahakkuk eden döviz cinsinden borçlanma bedelinin tamamını 13.12.2005 tarihinde ödeyerek, 16.04.2007 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunmuş, Mahkemece; aylık bağlanması için yurda fiilen kesin dönüş yapılmasına gerek bulunmadığından bahisle, tahsis talep tarihi itibariyle 55 yaş ve 20 yıl prim ödemesi olan davacının, 1479 sayılı Kanunun Geçici 10. maddesinin 3.fıkrası gereğince yaşlılık aylığı almaya hak kazandığına karar verilmiştir.
Borçlanma yoluyla değerlendirilen süreler gözetilerek 3201 sayılı Kanun uyarınca yaşlılık aylığının bağlanabilmesi, anılan kanunun 6. maddesinde öngörülen "yurda kesin dönülmüş olması" koşulunun varlığı halinde mümkün olup, bu hususta yurtdışında çalışanlar ile ev kadınları hakkında bir ayırıma gidilmemiştir. Evli olsun yada olmasın yurtdışında ev kadını olarak bulunan Türk vatandaşları bakımından yurda kesin dönüş koşulundan ise; yerleşmek niyetiyle ve sosyal güvenliklerini de burada sağlamak üzere anavatana dönüş yapmaları, bir başka ifade ile ikametgahının Türkiye"ye nakli biçiminde anlaşılması gerekir.
Dosya kapsamından, davacının yurda kesin dönüş yaptığına ilişkin bilgi ve belgenin bulunmadığının anlaşılması karşısında; yurda kesin dönüş yapma koşulunun davacı yönünden gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak, saptandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Mahkemece bu yönde herhangi bir inceleme yapılmayarak, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz bulunmuştur.
2-1479 sayılı Kanuna 4447 sayılı Kanunun 39. maddesi ile eklenen Geçici 10. maddede; Bağ-Kur sigortalılarının tam yaşlılık aylığı ve kısmî yaşlılık aylığına hak kazanmalarına ilişkin istisna ve geçiş dönemi koşulları düzenlenmiş olup, bu yönde; 4447 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümlere göre, anılan Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşı (=01.10.1999) itibarîyle aylık bağlanmasına hak kazananlarla, aylık bağlanmasına hak kazanmalarına iki tam yıl veya daha az süre kalan sigortalıların önceki hükümlere göre, tam veya kısmî yaşlılık aylığı hakları saklı tutulmuştur. Yine, tam yaşlılık aylığına ilişkin geçiş dönemi özel koşulları 4447 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı olup da 01.10.1999 tarihi itibariyle bayan sigortalı ise 20, erkek sigortalı ise 25 tam yıl prim ödeme süresinin dolmasına, 2 yıldan fazla kalanlar için, kalan sürenin fazlalığına bağlı olarak artan şekilde yaş koşulu da getirilmek suretiyle kademeli olarak düzenlenme yapılmıştır. Ne ki, tam yaşlılık aylığına ilişkin geçiş dönemi hükümlerinin Anayasa Mahkemesince iptal edilerek, bu iptal kararının 23.05.2002 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, yeni yasal düzenleme 01.06.2002 yürürlük tarihli 4759 sayılı Kanunla getirilmiştir.
Uyuşmazlık; yaşlılık aylığında kademeli geçişi öngören 4447 ve 4759 sayılı Kanunların yürürlüğünden sonra yapılan yurtdışı hizmet borçlanmasının, kademeli geçişte aranan sigortalılık süresinin hesabında dikkate alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Sigortalılara yurtdışında geçen çalışmalarını borçlanabilme olanağı veren 3201 sayılı Kanunun 6. maddesi hükmü uyarınca değerlendirilen sürelere istinaden aylık tahsisi yapılabilmesi için tahakkuk ettirilen döviz borcunun tamamının ödenmiş olması gerekmektedir. Borçlanılan sürenin sigortalılık süresi olarak değerlendirilebilmesi, yasada belirtilen süre içerisinde olmak üzere borçlanma primlerinin Kuruma ödenmiş olması koşuluna bağlı olup, yasada belirtilen borçlanma koşulları gerçekleşmeden, yurtdışında geçen sürenin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesine yasaca olanak bulunmamaktadır.
Geçici 10. maddede öngörülen geçiş dönemi yaşlılık aylığı koşullarının belirlenmesinde, sigortalının 4447 ve 4759 sayılı Kanunlar ile düzenlenen Geçici 10. maddenin yürürlüğe girdiği tarihlerde mevcut ve geçerli sigortalılık sürelerinin dikkate alınması yasa gereğidir. Davacının belirtilen tarihlerde tahsis kapsamında değerlendirilecek sigortalılık süresi bulunmamaktadır.
Yurt dışı borçlanma talebi ve borçlanma bedelinin ödenmesinin ise anılan maddelerin yürürlüğünden sonraki tarihlerde yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 15.03.2006 gün 2006/21-36 Esas 2006/80 Karar, 08.07.2009 gün 2009/21-309 Esas 2009/322 Karar sayılı kararlarında da açıklanan bu maddi ve hukuki ilkeler gözetildiğinde, davacının yaşlılık aylığından yararlanma koşullarının, 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlanmanın yapıldığı 13.12.2005 tarihinde yürürlükte bulunan 1479 sayılı Kanunun 35. maddesine göre değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yurt dışı çalışmaların borçlanılması yoluyla elde edilen sigortalılık süresi dikkate alınarak, Geçici 10. maddesindeki değerlendirmeden hareketle sonuca varılmış olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.05.2010 gününde karar verildi.
Sosyal Güvenlik Hukukunda, borçlanma ayrı bir rejime tâbi tutulmalıdır. Aksi taktirde, borçlanma ile getirilen amaç, gerçekleştirilemez. O zaman, borçlanma yasalarının yürürlüğe konulmasının bir anlamı kalmaz.
Borçlanmayı ayrı bir rejim olarak görmeyen ve sigortalılar aleyhine bir uygulama getiren ve bu şekilde sosyal güvenlik hukukunun gelişmesine bir katkısı bulunmayan sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.
Örnek nitelikteki mahkeme kararının Onanması görüşündeyim. Saygılarımla.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.