Esas No: 2022/2070
Karar No: 2022/3194
Karar Tarihi: 20.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/2070 Esas 2022/3194 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Zoser İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesine hizmet tespit davası açtı. Ancak davalı şirket ticaret sicilinden re'sen terkin edildiği için mahkeme süre verdi. Davacı, terkin edilmeden önceki merkezinin Edirne ilinde olduğunu ileri sürerek, şirketin ihyasına karar verilmesini talep etti. Ancak davalı, yasal olarak şirketin silinmesi için gerekli prosedürün yerine getirildiğini savundu ve davanın reddini istedi. İlk derece mahkemesi, davacının beş yıllık süre geçtikten sonra açtığı davanın dinlenme olanağı olmadığını belirterek, davanın reddine karar verdi. Davacı vekili istinaf etti, ancak istinaf istemi esastan reddedildi. Temyiz başvurusunda bulunan davacı vekili, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın reddedilmesini talep etti, ancak karar onandı. Kanun maddesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/b-1, 370/1 ve 372. maddeleri oldu.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14.HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 01.06.2021 tarih ve 2021/82 E- 2021/154 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 02.12.2021 tarih ve 2021/1611 E- 2021/1476 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Zoser İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi aleyhine Ladik Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/70 Esas sayılı dosyası ile hizmet tespit davası açtığını, ancak yargılama sırasında davalı şirketin ticaret sicilinden re'sen terkin edildiğinin öğrenildiğini, açılan davada taraf teşkilinin sağlanması açısından mahkemece süre verildiğini, ihyasını talep ettiği Zoser İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin terkin edilmeden önceki merkezinin Edirne ilinde olduğunu, şirketin sicilden resen terkin edilmesi nedeniyle husumetin sadece Ticaret Sicil Müdürlüğüne yönelttiğini, terkin sonrası ek tasfiyenin gerektirdiği bir işlemin ortaya çıkması halinde şirketin ihyasının talep edilebileceğini ve mahkemece ek tasfiyeye karar verilerek tasfiye memuru atanması gerektiğini ileri sürerek, Zoser İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 27.08.2013 tarihinde şirketin terkin edildiğinin ilan edildiğini, resen silinme tarihi olan 20.08.2013 tarihine kadar herhangi bir tescil işlemi için müvekkiline başvurulmadığını, yasal olarak şirketin silinmesi için gerekli prosedürün yerine getirildiğini, bunun yanında TTK'nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrasında, ihya davası açılması için 5 yıllık hak düşürücü süre tanındığını ve 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, müvekkilinin zorunlu olarak taraf gösterilmesi nedeniyle yargılama giderlerinden sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre dava konusu şirketin 20/08/2013 tarihinde ticaret sicilinden resen terkin edildiği, Ticaret Sicil Müdürlüğünce yapılan terkin işlemi sırasında derdest dava bulunmadığı için aynı Yasanın Geçici 7/2.maddesinin uygulamasının da somut uyuşmazlıkta mümkün olmadığı, davacının beş yıllık süre geçtikten sonra 22/03/2021 tarihinde açtığı eldeki davanın dinlenme olanağı olmadığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 14/10/2020 tarih, 2020/2361E., 2020/4082 K ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nin 08/04/2020 tarih, 2020/474 E., 2020/451 K sayılı ilamlarının da bu doğrultuda olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili istinaf etmiştir.
Bölge adliye mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacıdan temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 20/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.