MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 2, 10, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24 ve 25 parsel sayılı 22.068.95, 5.174.54, 24.824.00, 3.704.13, 4.455.44, 9.085.33, 6.121.55, 6.688.44, 12.139.30 ve 3.589.50 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar mera niteliği ile orta malı olarak sınırlandırılmıştır. Davacı ... 101 ada 2 ve 10 parsel sayılı taşınmazlar, davacı ... ise 101 ada 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24 ve 25 parsel sayılı taşınmazlar hakkında tapu kaydı, miras yoluyla gelen hak, paylaşma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ayrı ayrı dava açmışlar, yargılama sırasında her iki davacı da aynı iddialarla birbirlerinin davalarına katılmışlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların mera olarak yapılan kadastro tespitlerinin iptali ile aynı ada ve parsel numarası altında ve çayır niteliğinde olmak üzere 101 ada 2 ve 10 parsel sayılı taşınmazların davacı ... adına, 101 ada 18 ve 19 parsel sayılı taşınmazların davacı ... adına, 101 ada 20, 21, 22, 23, 24 ve 25 parsel sayılı taşınmazların ise eşit paylarla davacı ... ve ... adlarına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu 101 ada 10, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24 ve 25 parsel sayılı taşınmazların davacı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının kapsamında kaldığı, 101 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ise yine davacı tarafın dayanağı mahkeme ilamı ve bu ilam sonrası düzenlenen sözleşme kapsamında kaldığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dava konusu taşınmazlar, davacı tarafça, bir kısmı yönünden tapu kaydı, diğer bir kısmı yönünden de miras yoluyla gelen hak, paylaşma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasıyla işgal edildiği belirtilmek suretiyle müstakil parseller halinde mera niteliği ile sınırlandırılmış olup, yine mera niteliği ile sınırlandırılan ve dosyadaki kadastro tutanağı örneğine göre keşinleştiği anlaşılan 101 ada 81 parsel sayılı 6.795.283,58 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ile çevrili durumdadırlar. Dava konusu taşınmazların bulunduğu yörede 4753 sayılı Yasa gereğince 1965 yılında yapılan toprak tevzi çalışmalarında, kadastro sırasında 101 ada 81 sayılı mera parseli olarak tespit edilen alan, 19 numaralı mera parseli olarak sınırlandırılıp haritaya bağlanmıştır. Davacı tarafın dayanağı olan Eylül 1940 tarih ve 3 sıra numaralı tapu kaydının sınırları; sırt, sırt, sırt ve Keleş tarlası, 29.05.1962 tarih ve 9 sıra numaralı tapu kaydının sınırları ise hark, hark, mera ve hali arazi olarak belirtilmiştir. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre 1940 tarihli tapu kaydında gösterilen Keleş tarlası mera sınırları içinde yer almakta olup, diğer sınırlar ise her yerde bulunabilecek sınırlardan olmakla dayanak tapu kayıtlarının taşınmazları kapsadığının kabulü mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan davacı tarafın 101 ada 2 parsel sayılı taşınmaz için dayanak yaptığı ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.09.1941 tarih ve 55/131 sayılı mahkeme ilamında ... ve Köy taraf olmayıp dava, dışı üçüncü kişilerle eldeki davanın davacılarının dedesi ... arasında görülen kal istemine yönelik dava sonucunda verilen hükmün ... bakımından bağlayıcı olmadığı kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğe hukuken değer verilemeyeceği göz önünde bulundurularak, etrafı kadim mera ile çevrili olan ve mera bütünlüğünü bozduğu gözlemlenen taşınmazlar hakkındaki davanın reddine ve taşınmazların tespit gibi mera olarak sınırlandırılmasına karar vermek gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 16.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.