Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, ortak miras bırakanları Teslime"nin .. ve ..parsel sayılı taşınmazları davalı ile birlikte yaşaması nedeniyle mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalıya temlik ettiğini ileri sürerek ..ve ..parsel sayılı taşınmazların tapusunun iptalini, ..parselin davalı tarafından tahsil edilen kamulaştırma bedelinden paylarına düşen 3500YTL"nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere yasal faizi ile tahsilini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu .. parsel yönünden kesin hüküm nedeniyle, ..parsel yönünden husumetten, ..parsel yönünden ise muvazaa iddiası ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Ülkü Akdoğan"ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil ve bedel isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu .. parsel sayılı taşınmazın muris Teslime Yeni ile bir ilgisinin bulunmadığı, .. parselin ise 1996/56 Esas-1999/188 sayılı kadastro mahkemesi kararı ile taraflar adına tescil edildiği, davalıya miras bırakan tarafından temlik edilmediği anlaşılmakla, anılan taşınmazlar yönünden 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulanmadığı gözetilerek davanın reddedilmiş olması doğrudur.
Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Davacıların dava konusu ...parsele yönelik itirazlarına gelince; Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış güçünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorurluluk vardır.
Somut olaya gelince; mahkemece 30.3.2005 tarihli oturumda taraflara tüm delillerini bildirmeleri için ara kararı tarihinden itibaren 10 günlük kesin süre tanınmış ve delillerin (tanık listesinin) öngörülen sürede bildirilmediğinden ...parsel yönünden, davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmişse de, ara kararında taraflara yüklenen görevler yanında, belirtilen süre içerisinde kararda öngörülen hususların yerine getirilmemesi halinde yaptırımının da (müeyyidesinin) açıkça bildirilmesi ve ara kararında gösterilmesi zorunludur. Öyleyse mahkemece kurulan ara kararının usul hükümlerine uygun düştüğü söylenemez. Kaldı ki, davacılar, dava dilekçelerinde tanık deliline dayanıldığını açıkça bildirmişlerdir.
Bu durumda, öngörülen kesin süre içerisinde delillerin bildirilmedğinden sözetme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle, tanık dahil tüm delillerin toplanması çekişme konusu ...parsel sayılı taşınmazın miras bırakan tarafından davalıya temlikinin mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olup, olmadığının açıklığa kavuşturulması muvazaalı temlik edildiğinin saptanması halinde anılan taşınmazın kamulaştırıldığı, talebinde bedele yönelik olduğu gözetilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.1.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.