20. Hukuk Dairesi 2014/9625 E. , 2015/6368 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
.... – .... Mahallesi 129 ada 1 parsel sayılı taşınmaz tarla vasfıyla 4858,24 m2 yüzölçümüyle, 132 ada 62 parsel ise kavaklık vasfıyla 604,39 m2 yüzölçümü ile ....."ın zilyetliğinde olduğu belirtilerek adına tespit edilmiştir.
Davacı .... 23.08.1999 tarihli dava dilekçesiyle 132 ada 62 ve 129 ada 1 parsel sayılı taşınmazları satın aldığını ve taşınmazları 1941 yılından beri kullandığını bildirerek adına tescili talebiyle dava açmış, bu dava mahkemenin 1999/16 Esasına kayıt edilmiştir. Mahkemenin 1999/16 esas sayılı dava, dosyası, 24.03.2000 tarihinde mahkemenin 1999/153 esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilmiştir. Daha sonra 23.09.2005 tarihinde mahkemenin 1999/153 esas sayılı dava dosyasının mahkemenin 1999/151 Esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmiş ve 16.04.2010 tarihinde mahkemenin 1999/151 Esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilen dosyaların parsel bazında bu dosyadan tefrikine karar verilmiş ve davacı .... tarafından açılan dava mahkemenin 2010/30 Esasına kayıt edilmiş olup bu dosyada dava konusu edilen parsel belli olmamakta olup, 05.07.2010 tarihli celsede, mahkemenin 2010/30 esaslı dava dosyasının mahkemenin 2010/103 Esaslı dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmiştir.
Mahkemenin 1999/153 Esas sayılı dava dosyasında, ... ve arkadaşları; 129 ada 1 ilâ 32 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak tapu kayıtlarına dayanarak dava açmışlardır. 22.10.1999 tarihli celsede adına tesbit edilen parsellerin yargılamasının bu dosya üzerinden yapılmasına, diğer parsellerin ise bu dosyadan tefrikine karar verilmiş ve 1999/153 Esas sayılı dava dosyasında dava konusu 129 ada 1, 13, 14, 15, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazlar kalmıştır. Yukarıda da belirtildiği gibi 23.09.2005 tarihinde mahkemenin 1999/153 Esas sayılı dava dosyasının mahkemenin 1999/151 esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmiş 03.02.2006 tarihli celsede “1999/151 Esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilen diğer dosyaların taraf sayısı da göz önüne alınarak tefrikine ve her dosyanını ayrı bir esas numarası verilerek yargılamanın sürdürülmesine” karar verilmiş ve dava konusu 129 ada 1, 13, 14, 15, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin dava dosyasının 2006/8 Esasa kaydı yapılmış ve daha sonra 03.11.2008 tarihli celsede tekrar 2006/8 Esas sayılı dava dosyası 1999/151 Esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilmiştir. Yukarıda da belirildiği gibi tekrar 16.04.2010 tarihinde mahkemenin 1999/151 esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilen dosyaların parsel bazında bu dosyadan tefrikine karar verilmiş ve ... ve arkadaşları tarafından dava konusu edilen 129 ada 1, 13, 14, 15, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazlar ilişkin dava 2010/103 Esasa kayıt edilmiş ve mahkemece 129 ada 13, 14, 15, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazların 2/B madde uygulamasıyla orman sınırları dışına çıkarılan alanda kaldığı, 129 ada 1 sayılı parselin ise orman sayılmayan alanda kaldığı, ancak; üzerinde mescit binasının bulunduğu, bu binanın zamanla yıkıldığı, üzerinde mescit yapılan araziler kanunen Hazineye ait olduğundan davanın reddine 129 ada 1, 13, 14, 15, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazların tesbit gibi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; davacı .... tarafından, dava konusu 132 ada 62 parsele yönelik hüküm kurulmadığı ve 129 ada 1 parseli ise ..... ve ...."dan satın aldığını ve kendisine ait olduğu iddiasıyla temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20/12/2012 tarih ve 2012/6198 E. - 14753 K. sayılı ilâmıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; "Mahkemece; davacının delileri değerlendirilmemiştir. Sadece mahallinde 04.06.2004 tarihinde yapılan keşifte mahalli bilirkişi ... 129 ada 1 sayılı parselin caminin oraya kendileri tarafından 1950"li yılların başında yapıldığını, 20 yıl kadar kullanıldıktan sonra bu camiyi yıktıklarını ve başka bir yere cami yaptıklarını ve şu anda taşınmazda cami bulunmadığını bildirmiş, taşınmazın öncesinin köye veya özel kişilere ait olup olmadığı, ne şekilde buraya cami yapıldığı ve cami yıkıldıktan sonra ne şekilde ve kimin tarafından kullanıldığı araştırılmamış, davacının delileri değerlendirilmemiştir. Davacı, ayrıca mahkemenin 1999/16 Esas sayılı dava dosyası ile 132 ada 62 parsele yönelikte dava açmış olup, bu dava dosyası 24.03.2000 tarihinde mahkemenin 1999/153 Esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilmiştir. Daha sonra 23.09.2005 tarihinde mahkemenin 1999/153 Esas sayılı dava dosyasının mahkemenin 1999/151 Esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmiş ve 16.04.2010 tarihinde mahkemenin 1999/151 Esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilen dosyaların parsel bazında bu dosyadan tefrikine karar verilmiş ve davacı .... tarafından açılan dava, mahkemenin 2010/30 Esasına kayıt edilmiş olup, bu dosyada dava konusu edilen parsel belli olmamaktadır. Davacı tarafından dava konusu edilen 132 ada 62 parselin akıbeti araştırılarak, başka bir esasa kayıt edilip edilmediği saptanmalı, başka bir esasa kaydı yapılmamış ise bu parsele ilişkin kadastro tutanak aslı getirtilerek usûlüne uygun araştırma ve inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır." denilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucu davacı ...."ın davasının kabulüne, 129 ada 1 ve 132 ada 62 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin iptali ile davacı .... adına tapuya kayıt ve tesciline, diğer davacıların davasının reddine, 129 ada 13, 14, 15, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi adına tesciline karar verilmiş, hüküm vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1951 yılında 3116 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılan orman kadastrosu;. daha sonra taşınmaz iki ayrı beldenin sınırında bulunması nedeniyle taşınmazın bulunduğu ... .... mahallesinde 06.10.1990 tarihinde, Kozluk beldesinde 19.01.2003 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli 129 ada 1 ve 132 ada 62 parsel sayılı taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, 3402 sayılı Kanun hükümleri gereğince kadastro hâkimi, taşınmazın kimin adına ve hangi nitelik ile tescil edileceğine karar vermekle yükümlü olduğu halde, hüküm yerinde tescile karar verilen taşınmazların niteliğinin belirtilmemesi ve 129 ada 13, 14, 15, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazlar hakkında, ilk karar temyiz edilmeksizin kesinleştiğinden yeniden hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, bu parseller hakkında yeniden hüküm kurulması infazda karışıklığa yol açabileceğinden doğru değil ise de, bu hususlar hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasının 3. bendinin kaldırılarak, bunun yerine, “dava konusu 129 ada 13, 14, 15, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazlar hakkında daha önce verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleştiğinden, bu parseller hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına,” cümlesinin yazılması suretiyle, yine hükmün 4. ve 5. bendine “.... adına” ibaresinden sonra gelmek üzere “tesbitteki niteliğiyle” ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, taraflarca 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 388/4. (HMK"nın m. 297/ç) ve HUMK"nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 24/06/2015 günü oy birliğiyle karar verildi.