1. Hukuk Dairesi 2016/14667 E. , 2020/123 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 09.01.2020 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılardan ... ve vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkindir.
Davacı vasisi, davalı ...’in kısıtlı kardeşinin ehliyetsizliğinden faydalanarak miras bırakanından intikal eden on sekiz parça taşınmazın devri için vekaletname aldığını, daha sonra sekiz parça taşınmazı el ve işbirliği içinde hareket ettiği davalı kardeşi ...’ye temlik ettiğini, ...’nin bu taşınmazları durumu bilen konumunda olan davalı ...’e devrettiğini, davalıların, taşınmaz bedelinin ödeneceği ancak yeniden vekaletname vermesi gerektiği yönünde kısıtlıyı kandırarak yeniden vekaletname aldıklarını, on parça taşınmazın bedelinden 85.000,00 TL’yi ödediklerini ancak kalan kısmın ödenmediği gibi son vekaletname kullanılarak sekiz parça taşınmazın daha davalı ..."ye aktarıldığını, temliklerin ehliyetsizlik, muvazaa ve vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, davalı ... ve ... adına olan tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile kısıtlı adına tescilini istemiştir.
Davalılar, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacının dava konusu taşınmazlar nedeniyle herhangi bir alacağının kalmadığını bildiren yazılı beyanlarının olduğunu, kayıt maliki olmayan davalı ... yönünden davanın husumetten reddi gerektiğini, vekaletnamelerin ve temliklerin usule uygun olduğunu, iddiaların doğru olmadığını, kötü niyetle açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, ehliyetsizlik iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden; davacı ile dava dışı kardeşlerinin miras bırakanlarına ait taşınmazları intikal ettirmek ve dilediği kişiye dilediği bedelle satmak üzere davalı kardeşleri ...’i 09/04/2001 tarihinde vekil tayin ettikleri, davacının 04/10/2001 tarihli azilname ile gördüğü lüzum üzerine vekili azlettiği, azilnamenin vekilin aynı adreste birlikte yakınına tebliğ edildiği, ancak dokuz parça taşınmaz, 22/10/2010 tarihinde mirasçılara intikal ettirildikten sonra aynı vekaletname kullanılarak taşınmazların 26/10/2010 tarihinde diğer kardeşleri ...’ye satış suretiyle temlik edildiği, davacının 11/01/2011 tarihinde aynı yetkileri içeren vekaletname ile yine kardeşi ...’i vekil tayin ettiği, aynı tarihte noterden her ne kadar vekil kardeşi ...’i azletmişse de 26/10/2010 tarihli resmi senetle yapılan işlemleri kabul ettiği şeklinde belge düzenlendiği, aynı tarihte dokuz parça taşınmazın daha ...’ye satıldığı, bu sırada davacının banka hesabına kardeşi ... tarafından 85.000,00 TL havale yapıldığı, 10/02/2011 tarihinde 26/10/2010 tarihinde temliki yapılan dokuz parça taşınmazın davalı ...’e devredildiği, ehliyetsizlik iddiası üzerine davacının iki kez Adli Tıp Kurumu’na sevkinin yapıldığı ancak davacının mazeret nedeniyle ikinci randevuya gidemediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, hükme yeterli olacak nitelikte bir inceleme, irdeleme ve araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Zira,ehliyetsizlik olgusu kamu düzeni ile ilgili olup, resen gözetilmesi gereken bir husustur. Dolayısıyla, davacı tarafından kesin süre gereğinin yerine getirilmemesi, hakimin ehliyetsizlik iddiasını kendiliğinden araştırma yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, davacıya ait doktor raporları, hasta müşahade kağıtları ve reçetelerle birlikte tüm dosyanın Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Dairesi"ne gönderilmesi, vekaletnameler ve satış tarihleri itibariyle davacının ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetsiz ise davanın kabulüne karar verilmesi, ehliyetli ise vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni bakımından araştırma yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davacının bu yönlere değinen ve yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.