![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2011/4719
Karar No: 2011/4435
Karar Tarihi: 20.04.2011
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2011/4719 Esas 2011/4435 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... mirasçıları ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve diğerleri aleyhine 12/09/2001 gününde verilen dilekçe ile muvazaalı satış nedeni ile tasarrufun iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21/12/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, Borçlar Yasası"nın 18. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, Dairemiz bozma kararına uyularak yargılama yapılıp istem kabul edilmiş; karar, davalılar tarafından temyiz olunmuştur.
Danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğinde olduğundan, kural olarak danışıklı işlem (muvazaalı muamele) nedeniyle hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Ancak, danışıklı işlem ile üçüncü kişilerin haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onların, danışıklı işlemde bulunandan alacakları bulunmalı ve danışıklı işlem o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olmalıdır.
Diğer yandan; zarara uğradıklarını ileri süren üçüncü kişilerin, danışıklı işlemde bulunduğu iddia edilen kişi hakkında tazminat davası açmış olmaları, bu davanın kabulü için tek başına yeterli olmadığından, danışıklı işlemde bulunanın, üçüncü kişilere borçlu olduğunun gerçekleşmesi ve borcunu ödememek için danışıklı hukuki işlem yapmış olması gerekir.
Davacı, ortağı bulunduğu şirkete ait taşınmazın, davalılardan ..."in yönetici olduğu dönemde, ucuz fiyatla, 3. kişilere sattığını; bu yüzden şirketin zarara uğradığını, bu amaçla davalıya karşı açtığı tazminat davasının devam ettiğini; davalının tazminat davasını sonuçsuz bırakmak amacıyla elindeki taşınmazlarını oğulları olan diğer davalılara devrettiğini, böylece ileride alacağının sonuçsuz kalmasına yönelik işlem yapıldığını belirterek, satış işleminin iptalini istemiştir. Yargılama aşamasında davalılardan ... ile ..."in, babaları olan diğer davalı ..."den satın almış oldukları bağımsız bölümleri dahili davalı ..."a satmaları nedeni ile davacı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nın 186. maddesi uyarınca davayı bağımsız bölümleri satın alan yeni malik ..."a karşı tapu iptal ve tescil olarak devam etmiştir.
Yerel mahkemece 22.10.2003 günü verilen ilk kararda, davacının satış işleminin tarafı olmadığı gerekçesiyle verilen istemin husumet yönünden reddine ilişkin karar, Dairemizce; bu tür davalarda taşınmaz sahibi olması gerekmeyen davacının, hukuki yararı bulunması durumunda bu tür davayı açabileceği belirtilerek, işin esası incelenmek üzere bozulmuştur.
Yerel mahkemece Dairemiz bozma kararına uyulmuş, taraflar arasındaki Nazilli Asliye 2. Hukuk Hakimliği"nin 2001/424 Esas sayılı dosyasının bozma üzerine kaydedildiği 2004/355 Esas sayılı dava dosyasının sonuçlanması uzunca bir süre neticesi beklenmişse de davacının, davalılardan ..."den alacaklı olup olmadığı yönünde henüz bir karar verilmemiştir. Yapılan keşifte, davalılardan ... ile ..."in babaları ..."den satın almış oldukları bağımsız bölümleri dahili davalı ..."a sattıkları halde davalı ..."in halen bağımsız bölümde oturması nedeniyle davalıların mal kaçırmak amacıyla bu işlemi yaptıkları benimsenerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Eldeki davanın kabul edilebilmesi; davacının, davalı yanda bir alacağının bulunması koşuluna bağlı olduğundan ve davacının alacağı olup olmadığı görülmekte olan alacak davasının karara bağlanıp kesinleşmesi ile ortaya çıkacağından, alacak davasının sonuçlanması beklendikten sonra varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilmeyerek, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/04/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.