20. Hukuk Dairesi 2015/6340 E. , 2015/6315 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki MK"nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 08.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 23.06.2015 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı vekili Av. ... geldi, diğer taraftan vekili Av. ..... ile davalı ... vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü;
K A R A R
Davacı vekili 01.06.2007 tarihli dava dilekçesi ile; tapu müdürlüğünün 08.08.2000 gün ve 5436 yevmiye numarasında kayıtlı resmi senet ile vekil eden tarafından satın alınarak adına tescil edilen ..... ilçesi, .... Deresi mevkiinde kain 2218 ada 216 parsel sayılı taşınmazın, Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2003/1012 E. - 2005/48 K. sayılı kararı ile satışa dayanak vekâletnamenin sahte olması nedeniyle iptal edildiği, bu iptal nedeniyle ..... 3. İcra Müdürlüğü"nün 2006/10715 E. sayılı takip dosyasına 17.624,36.- TL ödemek zorunda kaldığı ve zararının oluştuğundan, iptal edilen tapusunun değeri ve icra takip dosyasına ödediği miktarın tazminini istemiştir.
Davacı vekili, aynı istemler ile davalı sıfatı ile ..."na karşı dava açmış, her iki dava birleştirilmek suretiyle yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı ... ..."nın istemi üzerine dava,..... ....ne ihbar olunmuştur.
Mahkemece, fotoğrafı değiştirilmiş nüfus cüzdanının ve buna göre düzenlenen vekâletnamenin aldatma kabiliyeti olduğundan, noterin, noterce düzenlenen vekâletname ile satış yapan tapu memurunun dolayısıyla .....nin kusursuz sorumluluğu ortadan kalktığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
1) Davacı vekili tarafından davalı Noter ... yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesi sonucunda;
Noterlerin hukukî sorumluluğunu düzenleyen 1512 sayılı Noterlik Kanununun 162. maddesine göre;
“Stajiyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile noterler, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar.
Noter, birinci fıkra gereğince ödediği miktar için, işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajiyer veya noterlik personeline rücu edebilir.”
Görüldüğü üzere, noterlerin hukukî sorumluluğunu düzenleyen anılan maddede kusurdan sözedilmemiş olduğundan, noterlerin bu göreve ilişkin kişisel sorumlulukları, kusursuz sorumluluk esasına göre düzenlenmiştir.
Anılan madde uyarınca noterlerin sorumluluğu için noterin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin görevleriyle ilgili bir eylemleri olmalı; bir zarar bulunmalı; zarar doğuran eylem hukuka aykırı olmalı ve zararla eylem arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır. Kusursuz sorumluluk şeklinde düzenlenen noterin sorumluluğu, ancak zarar ile uygun nedensellik bağının kesildiğinin kanıtlanması durumunda ortadan kalkacaktır. Yani zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurunun veya mücbir sebep halleri gibi illiyet bağını kesen bir durumun varlığının kanıtlanması halinde sorumluluktan kurtulunabilecektir (Tekinay S., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt 1, 1985 İst., Sayfa 764 vd; ..... B., Noterlerin Hukuki Sorumluluğu ve Kusursuz Sorumluluk, Yargıtay Dergisi, Cilt 24, Sayı 3, Sayfa 340 vd).
Uygun illiyet bağı ile belirtilmek istenen noterin veya çalıştırdığı kişilerin yaptığı noterlik işlemlerinden dolayı zarar doğmuş olmasıdır. Noterin sorumluluktan kurtulması için zararla eylem arasındaki illiyet bağının kesildiğini kanıtlaması gerekir. Bu da ancak mücbir sebebin varlığı veya üçüncü kişinin ağır kusuru veyahutta zarar görenin ağır kusurunun bulunması ile mümkün olacaktır, Kanun koyucu Noterlik Kanununun 162. maddesi ile genel nitelikteki kusursuz sorumluluk ilkeleri dışında özel bir kurtuluş kanıtı getirmemiştir (....., B, a.g.e., s. 349 vd).
Yukarıda açıklanan bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında, sahte olduğu anlaşılan ..... 1. Noterliğince düzenlenen 07.08.2000 gün 32039 yevmiye numaralı vekâletnamenin, tanzimine esas olarak ibraz edilen nüfus cüzdanının sahte olduğu, 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2001/586 E. - 2006/982 K. sayılı dosyasında aldırılan 26.07.2004 tarihli .... raporundan anlaşıldığından, zarar ile eylem arasındaki illiyet bağının üçüncü kişinin ağır kusuru ile kesildiğinden, davacı vekilinin noter olan davalı gerçek kişiye yönelik 1512 sayılı Kanunun 162. maddesine dayalı tazminat isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2) Davacı vekilinin davalı ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Davalı ..."nun, 2218 ada 216 parsel sayılı taşınmazın malikleri .... ve .... tarafından ..... 1. Noterliğince düzenlenen 27.08.2000 tarih 30825 yevmiye numaralı vekâletname uyarınca taşınmazın satışı için yetkilendirildiği, bu vekâletname uyarınca ... adına düzenlenen ve iğfal kabiliyeti bulunan sahte nüfus cüzdanı kullanılarak aynı noterlikçe düzenlenen ve altındaki imzanın ..."na ait olmadığından sahte olduğu anlaşılan 07.08.2000 gün ve 32039 yevmiye numaralı vekâletname uyarınca tapu sicilinde yapılan satış işlemine ilişkin olarak davalının, zararın meydana gelmesinde dahili veya kusuru bulunmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının da reddine karar vermek gerekmiştir.
3) Davacı vekilinin, TMK"nın 1007. maddesi uyarınca ..., ... ve Müşteşarlığının sorumluluğuna ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine göre açılan tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat niteliğindedir. Davanın saptanan bu niteliğine göre husumetin .....ye yöneltilmesi zorunludur. Ancak; davacı dava dilekçesinde davalı olarak ..., ... ve Müşteşarlığına husumeti yönelterek dava açmıştır. Davacının asıl dava etmek istediğinin bu kamu kurumları değil olduğu belirgin olup yargılama sırasında husumet yöneltilen kamu kurumları, vekili tarafından temsil edilmiş bulunmaktadır. Bu nedenle ortada belirgin bir biçimde temsilde yanılma hali bulunduğundan bu durumun mahkemece re"sen gözetilmesi ve davanın usûlünce gerçek hasma yönlendirilmesi için davacı tarafa olanak sağlanması ve ..., ... ve Müşteşarlığının davada taraf sıfatı bulunmadığından, bu kamu kurumları aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile reddi gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır. (HGK.2010/7-70-86 sayılı kararı)
Ayrıca; Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, ayın hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
Anılan madde uyarınca Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluk niteliğinde olup, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (ayni) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukukî duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E., 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E., 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E., 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Somut olayda; dava dışı .... ve ... adına tapu siciline kayıtlı taşınmaz, .... tarafından, ... adına ..... 1. Noterliğince düzenlenen 27.08.2000 tarih 30825 yevmiye numaralı vekaletname ve ..."nun kimlik bilgileri kullanılarak aynı noterlikte 07.08.2000 gün ve 32039 yevmiye numaralı vekâletname düzenlettirilip, bu vekâletname kullanılarak tapu memurluğu tarafından düzenlenen resmi senet uyarınca davacıya satıldığı, satış için kullanılan vekaletnamenin sahte olduğu anlaşıldığına göre, davacının zararına neden olan olay ve işlemler zincirinin, dava dışı Muharrem Şimşek"in tapu maliklerinin yetkili vekilleri olan ..."nun kimlik bilgilerine ulaşarak sahte nüfus cüzdanı düzenlemesi ve bu bilgileri kullanarak sahte vekaletname çıkartması ve bu belgeler sonucunda tapu müdürlüğüne müracaatla resmi senet tanzim ettirmek suretiyle .... ve ..."ya ait taşınmazı satmasıdır. Bu şekildeki eylem nedeniyle oluşan zarar, tapu dairesinde yapılan işlemden kaynaklandığından, tehlike sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluk şeklinde düzenlenen TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Devletin sorumluluğunu gerektiren illiyet bağının kesilmediği ve tapu kaydının iptali nedeniyle TMK 1007. maddesi uyarınca Devletin kusursuz sorumluluğu bulunduğunun kabulü zorunlu olduğu gözönüne alınarak davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde illiyet bağının kesildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi de usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci ve ikinci bentde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin davalı ... ve davalı ... yönünden verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100.- TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı ..."ya verilmesine,
2) Üçüncü bentde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, davalılar ..., ... ve Müşteşarlığı aleyhine pasif husumet yokluğu nedeniyle temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, taraflarca 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 388/4. (HMK m. 297/ç) ve HUMK"nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, temyiz harcının istek halinde iadesine 23/06/2015 günü oy birliği ile karar verildi.