13. Hukuk Dairesi 2014/18288 E. , 2014/20891 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddime yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı davalı bankadan Konut Kredisi kullandığını, kendisinden dosya masrafı ve komisyon bedeli adı altında kesilen bedellerin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı ve davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurların bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit
edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HMK"nun 370.maddesi gereğidir.
3-Dava, Konut Kredisi Sözleşmesinden kaynaklanan kesintilerin iadesine ilişkin olup, davacı 3.864,62 TL" ya ilişkin icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile 2.400,00 TL üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiştir. Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen miktar üzerinden 440,00 TL maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde vekâlet ücretine hükmedilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HMK"nun 370.maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan (1) nolu bent gereğince davacı ve davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bent gereğince temyiz edilen kararın “Hüküm” başlıklı bölümünden (1) nolu bendinde yer alan “icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,” ifadesinin çıkartılarak yerine “"Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” söz ve rakamlarının yazılmasına; (3) nolu bent gereğince temyiz edilen kararın “Hüküm” başlıklı bölümüne 6 nolu bent eklenerek “ Davalı kendisini bir vekil marifeti ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan .... Uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 440,00 TL ücreti vekâletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine” söz ve rakamlarının yazılarak kararın düzeltilmesine, kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, 24.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.