8. Hukuk Dairesi 2018/3438 E. , 2019/2816 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kabulüne, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı-karşı davalılar vekili ve davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili; müvekkillerin murisi ... Seymen"in 22.12.1997 tarihinde vefat ettiğini, murisin ölümü sonucu, 2801 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 5 numaralı bağımsız bölümün, 1/5 miras hisseleri oranında müvekkillere ve davalıya kaldığını, murisin ölümünden itibaren müvekkillerin davalıya, bağımsız bölümün boşaltılmasını veya kendilerine miras payları nispetinde kira ödenmesini sözlü olarak ihtar etmelerine karşın, davalının bağımsız bölümü boşaltmadığı gibi, müvekkillerin rızası hilafına kullanmaya ve oturmaya devam ettiğini, bu sebeplerle müvekkilleri lehine ecrimisile hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, esasa cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacı tarafın daha önce vekil edenini intifadan men etmediklerini, müvekkilin annelerinin ölümünden önce de bağımsız bölümde oturduğunu, ecrimisil alacaklarında zamanaşımı süresinin beş yıl olduğunu, zamanaşımı def"inde bulunduklarını, açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuş, karşı dava olarak ise müvekkilin bağımsız bölümde oturduğu süreçte bağımsız bölüme bir kısım masraflar yaptığını bazı vergileri ödediğini ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 4.000 TL miktarın davacı taraftan tahsiline karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Davacılar vekili tarafından ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/532 Esas, 2013/558 Karar sayılı dosyası üzerinden, 19.04.2011 ile 01.04.2013 arası döneme ilişkin açılan dava, HMK"nin 166/1-3 maddesi gereğince ... 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/188 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.
Mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup; hüküm, davacı-karşı davalılar vekili ve davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen dava paydaşlar arasındaki ecrimisil; karşı dava, ecrimisil istenilen taşınmaza yapılan bakım giderlerinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tazminine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı-karşı davalılar vekilinin tüm ve davalı-karşı davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı-karşı davacı vekilinin; asıl dava yönünden intifadan men koşulunun oluşmadığına yönelik temyiz itirazına gelince; Hemen belirtilmelidir ki, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 Esas, 2002/114 Karar sayılı ilamı)
25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Somut olaya gelince; davaya konu 2801 ada 1 parselde kayıtlı 5 nolu bağımsız bölümün tapu kaydı incelendiğinde malikinin tarafların murisi ... Seymen olduğu, dosya arasında mevcut veraset ilamına göre, davacılar ve davalının 1/5 hisse ile muris ...’nın mirasçısı oldukları tespit edilmiştir. Söz konusu taşınmazın davalı tarafından bizzat kendisi oturmak suretiyle kullanıldığı sabittir. Yukarıda yazılı ilkeler uyarınca, davalı taraf konut niteliğindeki taşınmazı kiraya vererek gelir elde etmeyip, kendisi oturmak suretiyle tasarrufta bulunduğu için, davacı tarafça ecrimisil istenilebilmesi için; intifadan men koşulunun dava tarihinden önce yerine getirilmesi gerekirdi. Ancak dosya kapsamında; davacılar tarafından dava tarihinden önce davalıya çekilmiş ihtarname bulunmadığı gibi, yargılama sırasında dinlenilen davacı tanıklarının anlatımlarından da; davacıların, davalıyı intifadan men ettiklerine ilişkin kesin bir görgülerinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan bu sebepler ile, intifadan men olgusunun tüm davacılar yönünden oluştuğunun kesin bir şekilde kanıtlanamadığı gerekçesi ile asıl davanın reddine karar verilmesi; birleşen davanın ise ecrimisil başlangıç tarihinin, asıl davanın dava dilekçesinin davalıya tebliğ tarihi olan 04.05.2011 tarihinden itibaren olması gerekirken, yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı-karşı davalılar vekilinin tüm ve davalı-karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden asıl dava davalısına iadesine, 623,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 428,88 TL"nin temyiz eden asıl dava davacısından alınmasına, 18.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.