Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 2859 parsel sayılı taşınmazına komşu 2858 sayılı parsel maliki davalının, 62,82 m2 lik kısma ağaç ekip çit ile çevirmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Davalı, 2858 parsel sayılı taşınmazına 22.9.1997 "de kadastro müdürlüğüne başvurarak verilen aplikasyon krokisi ve yer gösterme ile, 28.11.1997 tarihinde aldığı inşaat ruhsatına dayalı olarak 3 hatlı dubleks mesken inşaa ettiğini, iyiniyetli olduğunu, dava konusu yerde betonarme duvar ve ağaçlarının olup, yıkım halinde fahiş zarar doğacağını ve evinin imara aykırı hale geleceğini belirtip; davanın reddine; taşan kısım var ise, Medeni Kanununun 725.maddesi uyarınca temliken tescil talebinin kabulünü istemiştir.
Mahkemece, davalı yararına temliken tescil koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın reddine, davalının temliken tescil talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğiyle açılmış, davalı savunma yoluyla temliken tescil isteğinde bulunmuştur. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 2859 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, komşu 2858 sayılı parselin ise, davalı adına kayıtlı bulunduğu; çekişme konusu yerin 2859 parsel sayılı davacı taşınmazın çapı içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır.
Davalı, dosyaya ibraz etmiş olduğu aplikasyon krokisine göre, bu yere agaç dikip; duvar yaptığını savunmuş, mahkemece de bu savunmaya değer verilmek suretiyle davanın reddine, davalının temliken tescil isteminin kabulüne karar verilmiştir. Ancak, mahkemece çekişmeli yerin aplikasyon krokisine dayalı olarak davalı tarafından tasarruf edildiği, çit ve duvar yapıldığı, ağaç dikildiği kabul edilmiş ise de; dava konusu yerin aplikasyon krokisi içerisinde kalıp kalmadığı yönünde bilirkişilerden rapor alınmamıştır.Kaldı ki, böylece bir rapor alınmış olsa dahi; çekişmeli yerde bulunan çit, duvar ve ağaçların Türk Medeni Kanununun 725.maddesinin uygulanmasını gerektiren yapı niteliğinde olmadıkları tartışmasız olup, davalı iyiniyetli olarak kabul edilse bile temliken tescil koşullarının gerçekleşmeyeceği açıktır.
Diğer taraftan teknik bilirkişiler tarafından düzenlenen 22.10.2007 tarihli ek raporda " adanın tamamında yanlış aplikasyon sonucu kaymalar olduğu" bildirilmiş; davalı vekili tarafından 23.1.2007 tarihli oturumda" yer üzerinde kayıklık mevcutken kadastroca tashih yapıldığı" ve 14.5.2007 tarihli dilekçeyle de" uygulama yanlışlıklarının bulunduğu, kadastral parsellerle imar parsellerinin örtüşmediği, bu konuda imar çalışması yapılmakta olduğu" beyan edilmiş olup, mahkemece anılan hususlarda araştırma ve soruşturma yapılmamıştır.
Hal böyle olunca, dava konusu taşınmaza ilişkin olarak Kadastro Müdürlüğü tarafından bir düzeltme işlemi ile Belediyece herhangi bir imar uygulaması yapılıp yapılmadığının araştırılması, ek bilirkişi raporu dikkate alınmak suretiyle Kadastro Kanununun 41.maddesinin uygulaması gereken hususların tespiti halinde, davalıya gerekli düzeltim işlemlerinin yapılması konusunda önel verilmesi, toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.