4. Hukuk Dairesi 2010/3349 E. , 2011/4329 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vd vekili Avukat A... tarafından, davalı ... vd aleyhine 07/06/2002 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 21/01/2009 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı-karşı davacılar, duruşmasız olarak incelenmesi de davacı-karşı davalılar taraflarından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 19/04/2011 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı-karşı davacılar vekili Avukat ... geldi, karşı taraftan davacı-karşı davalılar vekili Avukat ... gelmedi, mazeret dilekçesi gönderdiği görüldü, okundu, mazereti kabul edilmedi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı-karşı davacıların tüm, davacı-karşı davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacı-karşı davalıların diğer temyiz itirazına gelince; dava, haksız eylem nedeniyle yaralanmadan dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı-karşı davacılar ile davacı-karşı davalılar tarafından temyiz olunmuştur.
Kişilik hakları, kişinin yaşamı, sağlığı, vücut ve ruh bütünlüğü ile toplum içindeki yerini koruyan haklardır. Kişilik haklarının sosyal ve duygusal kişilik değerlerini de içerdiği gözetildiğinde, kişinin bir yakınının yaralanmasının onun sosyal ve duygusal kişilik değerleri kapsamında olup olmadığı konusu üzerine durulmak gerekir. Sosyal ve duygusal kişilik değerleri, kişinin toplum içindeki yeri, birlikte yaşadığı ailesi ve yakınlarının değer alanı içine giren haklardır. Bu haklar, doğrudan doğruya kişiliğe bağlı olmayan, özellikle aile hukuku içinde yer alan değerlerdir. Bu bağlamda Borçlar Yasası"nın 49. maddesindeki düzenleme gereğince, kişinin doğrudan kendisinin değil de karı, koca, ana, baba ve çocuklar gibi yakınlarının ağır yaralanması gibi somut olayın kendisine özgü ağırlığının ve özelliğinin zorunlu kıldığı olguların kanıtlanması durumunda, aile birliği içinde korunması gereken sosyal ve duygusal kişilik değerlerinin zarar gördüğünün kabul edilmesi gerekir.
Dava konusu olayda; davacılardan ..."nin beyin sarsıntısı geçirecek biçimde yaralandığı, uzun süre gözlem altında tutulduğu ve iyileşme sürecinin 12 aya kadar uzayabileceği anlaşılmaktadır. Yaralanmanın belirlenen niteliği ve buna bağlı sonuçları ile aile ilişkisi göz önünde tutulduğunda, anne ve baba olan davacılar ... ile ..."nin de olay nedeniyle kişilik değerlerinde eksilme duygusu yaşayacakları, ayrıca bunun kanıtlama yükümlülüğü altında da bulunmadıkları benimsenmelidir.
Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacı anne ve baba yararına uygun tutarlarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, onların manevi tazminat istemlerinin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davacı-karşılık davalılar yararına BOZULMASINA; tarafların öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve temyiz eden davacı-karşı davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/04/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.