1. Hukuk Dairesi 2016/15450 E. , 2020/116 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 09.01.2020 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ...ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, sözleşmeden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel istemine ilişkindir.
Davacı, dava dışı ... ile akdedilen “düzenleme şeklinde inşaat,sorumluluk devri ve yeddieminlik sözleşmesi “ gereğince maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın 150 m2 ‘ye denk gelen 75/859 payını 22.06.2009 tarihinde davalıya devrettiğini ,anılan sözleşme gereğince üzerine düşen edimleri yerine getirmesine rağmen sözleşmenin diğer tarafı olan ...’nın edimlerini yerine getirmediğinden sözleşme gereğince davalıya devrettiği payın iptali ile adına tescilini istemiş, ıslah ile üçüncü şahıslara devredilen 66/859 pay yönünden tespit edilecek bedelin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı,davacı ile dava dışı ... arasında akdedilen 17.04.2009 tarihli sözleşmenin tarafı olmadığını, anılan sözleşme gereğince ... ada ... parsel sayılı taşınmazdan davacıya pay devredildiğini, davacının bu payı iade etmeden dava konusu payı isteme hakkının da olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava dışı ...’nın sözleşme gereklerini yerine getirmediği gerekçesiyle davalı adına kayıtlı 9/859 pay yönünden tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, üçüncü kişilere devredilen paylar yönünden 108.167,40 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 186. maddesinde “ Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir.Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir” düzenlemesine yer verilmiş, madde gerekçesinde ise; hangi yargılama usulü uygulanırsa uygulansın tarafların yargılamada sözlü olarak görüş ve değerlendirmelerini ifade etmeleri özel bir önem tasımaktadır. Yazılı yargılama usulü içerisinde de tarafların hükümden önce son kez mahkeme huzurunda sözlü değerlendirme yapıp açıklamada bulunmaları, doğru bir karar verilmesi bakımından önemli olacağı vurgulanmıştır.(1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 376 ve 377. maddesinde de paralel düzenlemelere yer verilmiştir.)
Öte yandan; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 184/2. maddesinde açıkça; mahkemenin tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini, taraflara tefhim edeceği, yine aynı kanunun 186. maddesi hükmü ile de; mahkemenin tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet edeceği, taraflara çıkartılacak davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkeme de hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunu bildireceği, mahkemenin sözlü yargılamada tarafların son sözlerini sorarak hükmünü vereceği düzenlenmiş olup, anılan düzenlemelerin emredici nitelikte olduğu açıktır.
Somut olaya gelince, mahkemece söz konusu ilkeler dikkate alınmadan, yargılama sonunda tahkikatın bittiği tefhim edilmeden ve sözlü yargılama aşamasını uygulayıp taraflara son sözleri sorulmadan sonuca gidilmiştir.
Hâl böyle olunca, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 184/2. maddesi hükmü gereğince tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra taraflara sözlü yargılama için duruşmanın başka bir güne bakılmasını isteyip istemediklerinin sorulması, talep halinde başka birgün tayin edilmesi; başka bir duruşma gününü istememeleri halinde sözlü yargılama aşamasına geçilerek aynı Kanunun 186. maddesi gereğince taraflara sözlü yargılama yoluyla beyanda bulunma hakkı verilmesi, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen yasal düzenlemeler gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davalı vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.