8. Hukuk Dairesi 2018/7604 E. , 2019/2815 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın elatmanın önlenmesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteminin kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde;müvekkilinin adalar 39 ada 9 parseldeki taşınmazın paydaşı olup, paydaşlar arasında fiili taksim söz konusu olduğunu, müvekilinin satın aldığı yerin paydaş ... tarafından işgal edilen 2. kat olup, müvekilinin satın aldığı günden beri taşınmazdan yararlanamadığını, birçok kez talep etmesine rağmen bu durumun değişmediğini, herhangi bir bedel ödenmediğini, davalıya noter kanalı ile ihtar çekildiğini ve intifadan men ihbarı ile ecrimisil isteminin ihtarname yoluyla bildirimesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını açıklayarak, fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydıyla 20/10/2000 tarihinden dava tarihine kadar 10.000,00 TL ecrimisile hükmedilmesini, davalının müdahalesinin menine ve tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece birinci bozma öncesi yapılan yargılama neticesinde; el atmanın önlenmesi davasının kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulü ile 9887 YTL ecrimisil bedelinin ortaya çıkış tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 07.05.2009 tarihli ve 2009/4347 Esas, 2009/5345 Karar sayılı ilamı ile özet olarak ‘..taşınmazda tüm paydaşları kapsayan harici taksim yada fiili kullanma biçimi bulunup bulunmadığının saptanması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.’ gereğine işaret edilerek bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın 10.000,00 TL üzerinden ecrimisil isteminin kabulüne karar verilmiş; hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 05.03.2014 tarihli ve 2013/18207 Esas, 2014/5016 Karar sayılı ilamıyla ‘.. davalı payını 3. kişiye temlik etmiş olup, çekişmeli dairenin davalı tarafından halen kullanılıp kullanılmadığının açıklığa kavuşturulması, halen kullanıyor ise elatmanın önlenmesi isteğinin kabul edilmesi, aksi halde elatmanın önlenmesi isteği bakımından davanın konusuz kaldığının gözetilmesi, ecrimisil isteği bakımından da 2001/16 ve 2001/17 esas sayılı davalarda belirlenen ecrimisil miktarına TÜFE uygulanmak suretiyle belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken bilimsel verilere dayanmayan soyut içerikli bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.’ gereğine işaret edilmek üzere ikinci kez bozulmuş, Mahkemece yine bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde 22.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda 2001/16 ve 2001/17 esas sayılı kesinleşen ecrimisil dosyaları esas alınarak yapılan hesaplama ve davacı vekilince bilirkişi raporunda belirlenen miktar olan 21.442,50 TL üzerinden yapılan 28/06/2016 tarihli bedel artırma doğrultusunda; 10.000,00 TL ecrimisilin dava tarihinden, 11.442,00 TL’nin ıslah tarihi olan 28/06/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 ..., 1974, sayfa 395 vd.) Başka bir anlatımla bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
Somut olaya gelince; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile toplamda 9.887 TL ecrimisil bedelinin ortaya çıkış tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline ilişkin ilk hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, davacı tarafından temyiz edilmemiş ve karar düzeltme yoluna da başvurulmamıştır. Bu durumda, ilk hükümdeki ecrimisil miktarı davacı tarafından temyiz edilmeyerek, davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Mahkemece,bozma ilamına uyma kararı verildikten sonra, davalılar lehine oluşan müktesap hak gereğince, hükmedilecek ecrimisil bedelinin 9.887 TL"yi geçemeyeceği gözetilmeksizin, 21.442 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; 04.02.1948 tarihli ve 1944/10 Esas, 1948/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve ilgili Yargıtay Hukuk Daireleri"nin yerleşmiş inançları gereğince "bozmadan sonra ıslah yapılamaz" ilkesi geçerlidir. Hal böyle olunca, mahkemece bozmadan sonra ıslah olmayacağı dikkate alınarak toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları karşısında davanın açıldığı tarihte talep miktarı 10.000,00 TL olduğu gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde ıslahla artırılan miktar değerlendirilerek hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 18.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.