22. Hukuk Dairesi 2014/36122 E. , 2016/9129 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ücret, fazla mesai, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile prim alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 2001-22.08.2012 arası satış temsilcisi olarak çalıştığını, ücretinden avans adı altında kesintiler yapıldığını, satış yapılan müşterilerin ödeme yapmamalarının ticari bir risk olduğu değerlendirilerek sorumluluğunun çalışanlara yüklenemeyeceğini, bu hususta yapılan sözleşmelerin geçersiz olduğunu bu sebeple davacının ücret bordrosunda avans kesintisi olarak gösterilen ücretlerin ödenmesinin gerektiğini, davacının da iş sözleşmesini bu sebeple haklı olarak feshettiğini beyan ederek, kıdem tazminatı, fazla mesai, ücret, yıllık izin, prim, ulusal bayram genel tatil ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının ücret niteliğindeki taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının fesih gerekçesinin haklı sebebe dayanmadığını, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporundaki hesaplamalar dikkate alınarak taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı tarafça zamanaşımı def"inde bulunulduğu halde mahkemece değerlendirilmeden karar verilmesi hatalıdır.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
6100 sayılı Kanun"a göre süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def"inin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def"ine davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Somut olayda davacının ıslah dilekçesinin davalıya 13.06.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ıslaha karşı 26.06.2014 tarihi itibariyle süresinde zamanaşımı def"inde bulunduğu anlaşılmasına göre mahkemece ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı def"i değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında uyuşmazlık davacı işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında noktasında toplanmaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile ispatlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Dosya içeriğine göre, davacı tarafından imzalanmış olan yıllık izin formları bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu belgeler mahkemece değerlendirilmemiştir. Bu durumda yıllık izinlerin kullanılıp kullanılmadığı ve izin formları konusunda davacı asil çağrılıp formlara karşı diyecekleri sorulmalı, davacının beyanları ve izin formları birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yıllık izin ücreti alacağı konusunda eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi de hatalı olup, bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.