10. Hukuk Dairesi 2016/7699 E. , 2016/8560 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, ... giriş tarihinin Türkiye"de sigorta başlangıç tarihi olduğunun ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Her ne kadar bir ara kararı olsa da; Mahkemece, Yargıtay’ın bozma ilamına uyulması durumunda, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ve Mahkeme bu kararından dönemeyeceği gibi bozma ilamı doğrultusunda işlem yapmak zorundadır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usulî kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta ise de, bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Nitekim; Hukuk Genel Kurulu"nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.02.1990 gün 10-117; 07.10.1990 gün 439-562; 19.02.1992 gün 635-82; 23.02.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 Esas 2006/573 Karar; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 Esas 2008/632 Karar ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 Esas 2010/87 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Uyulan bozma ilamında belirtildiği üzere; ... Sözleşmesinin 30"uncu maddesi, keza yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olacağı ve uygulama önceliği bulunduğunu düzenleyen T.C. Anayasa’nın 90"ıncı madde hükümleri uyarınca, davacının
sigortalılık başlangıç tarihinin anılan sözleşme hükmü kapsamında belirlenmesi gerekir. Bu durumda hem sözleşme hükmünün hem de 3201 sayılı Kanunun 5"inci maddesinin birlikte uygulanması imkanı bulunmamaktadır. Bu nedenle Mahkemenin davacının 11.03.1988 tarihindeki ... ikamet tarihinin sigorta başlangıcı olduğunun tespitine ilişkin isteminin reddi yerindedir. Ne var ki; 3201 sayılı Kanunun anılan 5"inci maddesi uygulandığında davacının sigorta başlangıcı 23.05.1997 olurken, ... Sözleşmesinin 30"uncu maddesi uyarınca davacının Fransız Sigorta Rejimine tabi olduğu tarih ise 01.01.1997 tarihi olduğundan söz konusu tarihin tespitinde hukuki yararı bulunduğu nazara alınarak hüküm kurulması gerekir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297’nci maddesindeki; “...taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi uyarınca; hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, hem davanın reddine karar verildiği belirtilerek buna uygun vekalet ve yargılama giderine, hem davacının sigorta başlangıcının 23.05.1997 tarihi olduğunun, hem de 01.01.1997 tarihi olduğunun ayrı ayrı tespitine karar verilmiştir. Bu durumda hükmün infazı mümkün bulunmamaktadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik incelemeyle ve uyulan bozma ilamının gereği yerine getirilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma gerekir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.