Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki bulunduğu 11 parça taşınmazı davalı İ.ın hile ile aldığı vekaletnameyi kullanarak diğer davalılara satış yoluyla temlik ettiğini,satıştan haberdar edilmediğini,kendisine bir ödeme yapılmadığını ileri sürüp vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesi istemiş, yargılama sırasında 6 parça taşınmaz yönünden davasından feragat etmiştir.
Davalılar, dava konusu taşınmazların bedeli karşılığı satışlara konu edildiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar,dairece; “feragat edilen taşınmazlar dışındaki vekil tarafından davalılara temlik edilen taşınmazlar bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir” gerekçesiyle bozulması üzerine bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar M.,A.ve M. M.tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.11.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs. vekili Avukat F.Y.ile temyiz edilen vekili Avukat M.Y. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, vekalet görevinin köyüte kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda davanın kabul edilmiş olması kural olarak doğrudur.
Ancak, önceden verilen kararın temyizi ve buna ilişkin Daire bozma ilamından sonra çekişme konusu 7 parsel sayılı taşınmazdaki 2 ve 8 nolu meskenlerin 12.6.2007 tarihli akitle, dava dışı M. P., ondan da 2 nolu meskenin 25.9.2007 tarihli akitle Hakim B."ya, 8 nolu meskenin 18.9.2007 tarihli akitle A.E.ye, yine 13 nolu meskenin 12.6.2007 tarihli akitle M.Ç.a, 14 nolu meskenin 11.6.2007 tarihli akitle S.P."e ve 17 nolu meskenin 11.6.2007 tarihli akitle H.Y., ondan da 26.6.2007 tarihli akitle M.K.a satış yoluyla temlik edildiği görülmektedir.O halde, anılan bu durum mahkemeye gözetilmek suretiyle HUMK."nun 186.maddesinde öngörülen usuli işlemlerin tekemmül ettirilmesi gerektiği tartışmasızdır.
Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği,hak sahibi veya malik olmanında doğal bir sonucudur.Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş HUMK.nun l86.maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir.Söz konusu madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.
Kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre,mahkemece diğer yana seçimlik hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında devam edeceği sorulmalı,sonucuna göre işlem yapılmalıdır.
Hal böyle olunca; yukarıdaki ilkeler çerçevesinde usuli işlemlerin tamamlanması, ondan sonra işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davalılar M.A.ve M.M.in temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 25.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.