MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 23/08/2005 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 02/12/2009 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davalı ... vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 19/04/2011 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı adına gelen olmadı, karşı taraftan davalı asil ..., SGK Genel Müdürlüğü vekili Avukat...ve ... vekili Avukat... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalı ...’ın temyiz itirazına gelince; haksız eylem nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem reddedilmiş; karar, davacı ile davalılardan ... tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, davalı Doktor ... tarafından hatalı tedavi uygulanması nedeniyle bileğinin kırıldığını ileri sürerek, davalının maddi ve manevi tazminat ile sorumlu tutulmasını istemiştir.
Davalı ise, herhangi bir kusuru bulunmadığını, uyguladığı tedavinin tıp mesleğinin kural ve uygulamalarına uygun olduğunun bilirkişi incelemesi ile anlaşılabileceğini belirterek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yerel mahkemece, bilirkişi incelemesi yapılarak alınan raporlarda, davacıya uygulanan tedavi nedeniyle davalıya yöneltilebilecek kusur bulunmadığı belirlendiğinden istem reddedilmiş; ancak, davalı tarafından yapılan yargılama giderleri konusunda bir karar verilmemiştir. Davalının tavzih istemi kabul edilerek hüküm fıkrasına davalı tarafından yapılan yargılama giderleri eklenmiştir.
Yargı kararlarının açıklanmasına (tavzihine) ilişkin Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası"nın 455 ve izleyen maddelerinde hangi durumlarda kararın açıklanmasının istenebileceği gösterilmiş olup ancak açık olmayan veya çelişik fıkralar içeren kararların açıklanması istenebilir. Dava hakkında karar vererek işten elini çeken mahkeme, karar temyiz edilip bozulmadıkça, kararın açıklanması yolu ile bile olsa, hüküm fıkrasında hiç bir değişiklik yapamaz.
Yerel mahkemece açıklanan yönler ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin hüküm fıkrasında gösterilmemiş olması biçimindeki yanlışlığın temyiz konusu olup kararın açıklanması yolu ile giderilemeyeceği gözetilmeyerek, kararın açıklanması isteminin kabul edilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekirse de aynı konu davalı tarafından temyiz edilmiş olduğundan ve belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası"nın 438/7. maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle hüküm fıkrasının yargılama giderine ilişkin 4 nolu bendine başlangıç olarak “Davalılardan ... tarafından yapılan 995,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp adı geçen davalıya verilmesine, davacı tarafından yapılan...” sözcük dizisinin eklenmesine; hüküm fıkrasının altına 20.01.2010 günlü karar ile eklenen “Maddi Hatanın Düzeltilmesi” başlıklı bölümün tümden silinerek hüküm fıkrasından çıkartılmasına; davacının temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddiyle kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/04/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.