Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,kayden maliki bulunduğu 180 ada 3 parsel sayılı taşınmazı hile ile oğlu davalı Y.’a,ondan da davalı B.’e satış yoluyla temlik ettiğini,taşınmazda kat irtifakı kurulacağı böylece 3 evladına yeri kolayca paylaştıracağı yolunda oğlu Y. tarafından kandırılıp tapuya götürüldüğünü,davalıların yakın arkadaş olup satışların gerçek olmadığını ileri sürüp hile nedeniyle tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Y.,davacının taşınmazlarını üç çocuğu arasında yıllar önce taksim ettiğini,dava konusu taşınmazın kendisine verilen yer olup üzerine bina yaptığını, borçları nedeniyle taşınmazı diğer davalıya bedeli karşılığı temlik ettiğini belirtip davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı,dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını,iyi niyetli olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,çekişme konusu taşınmazın hata ve hile ile davalı Y.a,ondan da muvazaalı olarak davalı Bekir’e temlik edildiği,satışların gerçek olmadığı,davalıların arkadaş olup davalı B.in iyi niyetli bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.11.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Y. A. vek.Av.C.B., B.D. vekili Avukat A.Ç.ile temyiz edilen vekili Avukat A.L.geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava,hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden;davacının çekişme konusu 3 parsel sayılı taşınmazı 18.08.2006 tarihli akitle oğlu davalı Y.’a,onun da 01.09.2006 tarihli akitle davalı B.’e satış yoluyla temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Davacı,ilk el olan oğlu davalı Y.’ın kendisini dava konusu taşınmazda kat irtifakı kurulacağını söyleyip tapuya götürdüğünü,ancak hileye düşürerek satışın temin edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece hile olgusu sabit görülerek diğer davalının da iyi niyetli müktesip olmadığı,TMK.nun 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir. Oysa,davacı 11.12.2007 tarihli oturumdaki beyanında;çekişme konusu taşınmazı çocukları arasında yaptığı taksim doğrultusunda işlem yapmak suretiyle davalı Y.’a bağışladığını,kızları N. ile H.ye de dava dışı parselleri üçüncü kişilere satarak bedelini bağışladığını,çekişmeli parseli 10 yıl önce davalı Y.’a bağışlamayı amaçladığını belirtmiştir.
O halde,bu beyan karşısında davacının hata ve hileye maruz kalmak suretiyle temliki yaptığı söylenemez. Buna göre de,davacının taşınmazı temliki sırasında iradesinin ifsat edici bir nedene dayalı olduğu kabul edilemez. Hal böyle olunca;davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekilleri için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın geri iadesine, 25.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.