23. Hukuk Dairesi 2019/1351 E. , 2020/2222 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinin tesbiti davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkilinin davalı kooperatifin kurucu üyesi olduğunu, genel kurul hazirun cetvellerinde isminin yer aldığını, müvekkilinin eşinin kız kardeşi ... ve kızkardeşinin kocası ..."ın ... nüfusuna kayıtlı olmadıkları için vekil edene müracaat ederek, ... Nüfusuna kayıtlı olma şartı bulunan minibüs kooperatifinin üyelik haklarından kendisi vasıtasıyla yararlanmak istediklerini, vekil edenin de bunu kabul etiğini, vekil eden üyelik aidatının minibüs sahibi olan ... ve ... tarafından yatırılması kayıt ve şartıyla üyeliğinin doğal sonucu olan hattının bu kişilerce bir süre bedelsiz kullanılmasına izin verdiğini, 1991/2006 yılları arasında müvekkili adına üyelik aidatını yatırdıklarını, müvekkilinin yakın akrabası olan kişilerin üyelik hakkına bağlı hattı sahiplendiklerini ve müvekkilinin kullanım bedeli talebini reddettiklerini, davalı kooperatifin vekil edenin hiçbir kaydına rastlanmadığını bildirdiğini ileri sürerek davacı ..."ın kooperatif üyelik kaydıyla, hat tahsis veya kullanım hakkının bulunup bulunmadığını, üyelikten çıkartılma ve tahsisin devri tarihlerinin tespitini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın kooperatife karşı açılmasının doğru olmadığını, açılan davanın asıl muhatabının davacının kız kardeşi ve onun eşi olduğunu, davacının hattı devrinden itibaren 26 yıllık bir süre geçtiğini, bu nedenle hakkının zamanaşımına uğradığını, eski kooperatifin 30 yıl süre ile kurulduğunu, süresi biten kooperatifin yeniden ihyasında davacının herhangi bir hakkının bulunmadığını, davacının ana sözleşme hükümlerine uygun olarak üyelik yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispat etme zorunluluğunun bulunduğunu, eski kooperatif kurucuları arasında davacının isminin bulunmadığını, ana sözleşme uyarınca davacının üye olarak kabulünün olanaklı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; dava dışı ..."ın davacının ortaklığı devam etmekte iken 26/01/1985 tarihinde davalı kooperatife ortak olduğunu, davacının ortaklığının 18/03/1987-09/03/1988 tarihleri arasında sona erdiğini, 2 yıl kadar ... ve ..."ın her ikisinin de kooperatife ortak olduğunu, ..."ın ..."ın yerine ortaklığa alınmasının söz konusu olmadığını, davacı ... ile dava dışı ... adına tesis edilen ortaklıkların bir biri ile irtibatlandırılamayacağı sonucuna varıldığı, kooperatifin 1991 yılı Genel Kurul toplantısında aidat konusunda karar alındığı ve takip eden genel kurullarda da miktarların
yeniden değerlendirildiği, dava dışı ..."ın ise; çok daha sonra ..."ın payını devralmak suretiyle davalı kooperatife ortak olduğu, defter kayıt ve belgelerde;davacı ..."ın davalı kooperatifteki ortaklığının 18/03/1987-09/03/1988 tarihleri arasında sona erdiğinin açıkça ortaya koyduğu ancak ortaklığın istifa veya ihraç yoluyla sona erdiğini gösteren kayıt ve belgelerin mevcut olmadığını, kooperatif ortaklığının, Yasa ve Anasözleşme hükümlerine uygun şekilde sona erdiğinin ispat edilmemiş olduğu fakat Yargıtay Bozma ilama doğrultusunda uzun süre kooperatifle irtibatını kesip, ortaklık haklarını kullanmadığı gibi ortaklık yükümlülüklerini de yerine getirmeyen davacı ... adına tesis edilen ortaklığın 18/03/1987-09/03/1988 tarihleri arasında eylemli olarak sona erdiğinin kabul edilebileceği, davalı kooperatifin aidat toplayan bir kooperatif olduğu, genel kurulu kararları ve defterleri ile sabit olduğu, davacının aidat ödeme yükümlülüklerini yerine getirmediği, davacının katıldığı 18.03.1987 tarihli genel kurul tarihinden itibaren işbu dava tarihine kadar anılan şekillerde kooperatif ile ilişkisini devam ettirmediği, kooperatifle ilişki kurduğu son tarih ile dava tarihi arasında geçen süre itibariyle davacının talebinin TMK"nın 2. maddesine uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.