10. Hukuk Dairesi 2015/16516 E. , 2016/8538 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Asıl davada davacı, murisinin iptal edilen ... geçerli olduğunun tespitini, ölüm aylığının kesilmesi ve yersiz aylık tahakkukuna ilişkin Kurum işleminin iptalini, aylığın kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması gerektiğinin tespitini, birleşen davada davacı Kurum ise yersiz ödenen ölüm aylıklarının yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, asıl davanın davalısı birleşen davanın davacısı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Davada somutlaşan olayda; 30.01.1999 tarihli giriş bildirgesiyle oda kaydı esas alınıp 01.01.1986 tarihi itibariyle 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak tescil edilen, vergi ve esnaf sicil kaydı bulunmayan, 01.01.1986-30.12.1993 tarihleri arasında ... Vergi Dairesinde, kırtasiye işi nedeniyle de 02.11.1987-20.02.1992 tarihleri arasında ... kayıtlı olduğu ve 27.03.1991 tarihinde de vefat ettiği belirgin bulunan davacının murisinin, Kurumca 01.01.1986-27.03.1991 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılmakta iken, oda kaydının geçersiz sayılıp sigortalılığının ve davacıya bağlanan ölüm aylığının iptal edilerek ödenen aylıkların borç çıkarılması üzerine eldeki asıl dava ve birleşen davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı ... Kanununun Geçici 7. maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506
sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği 1479 sayılı Yasanın 24 ve 25 maddeleridir.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddelerinde “...kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler...”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir.20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.
22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise, bu kez, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, ... Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan” gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da ... Siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan ...Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.
Yukarıda açıklanan tüm bu Kanunlarla yapılan değişiklikler; önceki mevzuatın öngördüğü koşullara sahip olan sigortalıların, sigortalılık niteliklerine son vermemekte, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Bağ-Kur sigortalılık niteliğini kazananlar yönünden yeni düzenlemeler içermektedir. Tersinin kabulü, kazanılmış hakları ortadan kaldırmak olur ki, bu durumun kabulüne yasaca ve hukukça olanak olmadığı açıktır.
Öte yandan, 11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Yasanın 58. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 54. maddesinde; “Mülga 4355 sayılı ... ... ve ... Kanunu, mülga 5373 sayılı Esnaf Dernekleri ve Esnaf Dernekleri
Birlikleri Kanunu ve mülga 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanununa göre; esnaf ve sanatkâr siciline veya odasına ya da her ikisine birden kayıtları bulunmakla birlikte üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine, Kuruma kayıt ve tescili yapılmakla birlikte, 4"üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılık süreleri geçersiz sayılarak iptal edilen sigortalılardan 22.03.1985 tarihinden sonraki sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31.12.2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla 4"üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır.
4"üncü ve 7"nci maddeler ile 2926 sayılı Kanunun 2"nci, 5"inci ve 9"uncu maddelerine göre kayıt ve tescili yapılanların, sigortalılık tescil ve sürelerine esas tarımsal faaliyetleri ile ilgili kurum ve kuruluş üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine sigortalılıkları geçersiz sayılarak iptal edilenlerin, tescillerinin yapıldığı tarihten 31.12.2010 tarihine kadar geçen sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31.12.2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır. Ancak, tevkifat kesintisine binaen geriye dönük yapılan tescillerden, tevkifatın yapıldığı tarihte ziraat odası kaydı bulunmayan, daha sonra geriye dönük tesis edilen kayıtlar geçerli kabul edilmez.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra birinci ve ikinci fıkralar uyarınca hizmet iptali yapılmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından belirlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dosyada mevcut bulunan ..."nın 28.04.2015 tarihli yazı cevabından, davacının murisinin iptal edilen ... geçerli olduğunun tespitine yönelik istemin, 6552 sayılı Yasanın 58. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 54. maddesindeki yasal düzenleme kapsamında konusuz kaldığı anlaşıldığından, mahkemece anılan istem yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken, anılan istemin kabulü yönünde hüküm kurulması,
2-)İhtilaf konusu dönemde, oda kayıtlarındaki sahtecilik belirgin olup anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde davacının murisi yönünden zorunlu sigortalılık şartlarının bulunmadığı sabit olduğundan Kurumun başlangıçtan itibaren ölüm aylığının iptali işleminin yerinde olduğu gözetilerek, ölüm aylığının kesilmesi ve yersiz aylık tahakkukuna ilişkin Kurum işleminin iptali ile aylığın kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemlerinin reddine karar verilmesi gerekirken, anılan istemlerin kabulü yönünde hüküm kurulması,
3-) Hukuk Muhakemesi Kanunu"nun 297. maddesinde hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiş
olup, birleşen dava hakkında olumlu veya olumsız bir karar verilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, asıl davanın davalısı birleşen davanın davacısı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.