Esas No: 2021/6122
Karar No: 2022/3370
Karar Tarihi: 25.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/6122 Esas 2022/3370 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Aslıye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir dava, Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yaptığı hasar tespiti sonucunda, bir parsel taşınmazdaki karpuz üretiminde meydana gelen hasarın tazmini için açılmış bir dava olarak karşımıza çıkıyor. Davacı, Devlet destekli Bitkisel Ürün Sigorta poliçesi kapsamında zararının karşılanmasını talep ediyor. Davalı vekili davanın reddini istiyor. Mahkeme, davanın belirsiz alacak davası olduğuna karar verip davanın kabulüne hükmetmiş. Ancak bozma kararı sonucunda davanın kısmi dava olarak açıldığı ve ıslahla tam dava haline getirildiği kabul edilip, tazminat miktarının zamanaşımı süresi nedeniyle reddedilmesi gerektiği kararlaştırılıyor. TTK'nın 1420. maddesi gereği, sarılan dava tutarı için zamanaşımı süresi dolmuş ve bu kısım için dava reddedilmiştir. Kanun maddeleri açıklandığı üzere, HMK'nın 107/1 maddesi, TTK'nın 1420. maddesi ve borçlar kanununun ilgili maddeleri kullanılmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Tarsus 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 13.06.2019 gün ve 2018/299 - 2019/325 sayılı kararı bozan Daire'nin 04.03.2020 gün ve 2019/4065 - 2020/2331 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davacının Mersin, Tarsus, Kulak mevkii ... parsel taşınmazın tamamına karpuz ekimi yaptığını, taşınmazın 18.03.2014 başlangıç tarihli Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası Poliçesi ile davalı şirkete sigortalandığını, 30-31.Mart.2014 günü fırtınadan kaynaklanan hasar meydana geldiğini, Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/27 D.İş sayılı dosyasından yapılan tespitle meydana gelen zararın 39.237,59 TL olduğunun belirlendiğini, talep edilmesine karşın zararın davalı tarafından ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla HMK’nın 107. maddesi gereğince şimdilik 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 17.04.2019 tarihli dilekçesiyle dava değerini 26.213,33 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur.
Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1- Dava, Devlet destekli Bitkisel Ürün Sigorta Poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta, fırtına nedeniyle davacı taşınmazında ekili bulunan karpuz ürününde meydana gelen hasarın dava öncesi mahkemece 39.237,59 TL olarak tesbit edildiği iddia edilerek, dava dilekçesinde 10.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle zararın tazmini istemi ile belirsiz alacak davası açılmış, mahkemece, davanın belirsiz alacak davası olduğu, davacı zararının 26.213,53 TL bulunduğu kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekilince temyizi üzerine, Dairemizce, huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığından bahisle bozulmuştur.
HMK 107/1 maddesine göre, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklının, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değer belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilmesi mümkündür.
Davacı, dava dilekçesiyle davasını belirsiz alacak davası olarak açtığını belirtmişse de HMK 107/1 maddesinde düzenlenen koşulların bulunmaması nedeniyle alacak belirli bulunduğundan, davanın belirsiz alacak davası olarak açılması mümkün değildir. Ancak davanın fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılmış olması, dava dilekçesinden, davacının belirli olan alacağının bir kısmını dava ettiğinin açıkça anlaşılması, davacı yanca yapılan ıslahla davanın tam dava haline getirilip harcının da ikmal edilmesi hususları hep bir arada gözetildiğinde davanın kısmi dava olarak açıldığının ve akabinde ıslahla tam davaya dönüştürüldüğünün kabulü gerekir. Bu itibarla Dairemizce, açıklanan ilkeler doğrultusunda, davanın kısmi dava olarak açıldığının kabulü gerekirken hükmün yazılı gerekçeyle bozulduğu anlaşıldığından Dairemizin bozma ilamının kaldırılmasına ve davalı vekilinin bozma sebep ve şekline göre incelenmesine gerek görülemeyen temyiz itirazlarının incelenmesine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
3- Davacı, dava dilekçesiyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000.- TL sigorta tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, akabinde 17.04.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle müddeabihi 26.213,33 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili, ıslah dilekçesinin kendisine tebliği üzerine, ıslahla artırılan tutar bakımından süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunmuş olup, mahkemece bu talep hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir. Yukarıda 1 numaralı bentte açıklandığı şekilde huzurdaki dava kısmi dava olup, bu nedenle zamanaşımı sadece dava dilekçesiyle talep edilen tutar bakımından kesilecek, talep edilmeyen alacak bakımından ise işlemeye devam edecektir.
Somut olayda, zararın 30.03.2014 tarihine meydana geldiği, davanın 19.09.2014 tarihinde açıldığı, ıslahın ise 17.04.2019 tarihinde yapıldığı gözetildiğinde TTK'nın 1420. maddesinde belirtilen 2 yıllık zamanaşımı süresinin ıslahla artırılan tutar bakımndan dolduğu anlaşıldığından, mahkemece bu tutar bakımından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın tümüyle kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 04.03.2020 gün, 2019/4065 Esas-2020/2331 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının davalı yararına BOZULMASINA, ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyen davacıya iadesine, 25/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.