Esas No: 2017/932
Karar No: 2021/868
Karar Tarihi: 29.06.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/932 Esas 2021/868 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme ile bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı bankanın müşterisi olup, 1999-2000 ve 2001 yıllarında bankadan teslim aldığı çek yapraklarından bir kısmının çalınmak suretiyle elden çıkması sonucunda çek yapraklarının bankaya iade edilemediğini, zamanaşımına uğrayan bu çekler sebebiyle müvekkilinin 83.000TL’lik hesabına bloke konulduğunu, kaybedilen boş çek yapraklarının çek olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, bankaya gönderilen ihtarnamede çek yapraklarının boş ve imzasız olarak kaybedildiği bildirilerek hesaptaki blokenin kaldırılmasının istendiğini, ancak blokenin kaldırılmadığını, bu bedelin ödenmesi için başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra takibinin devamına, asıl alacağın %20 oranından az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili bankanın her bir çek yaprağı için ödemekle yükümlü olduğu miktar bulunduğunu, davacının imzaladığı çek taahhütnamesinin 5. maddesinde müvekkili bankanın ödemekle yükümlü olduğu tutar açısından davacının da müvekkili bankaya karşı sorumluluklarının yer aldığını, çekler teslim edilmedikçe bankanın ödeme riski sürdüğü için teminat blokesinin haklı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Bursa 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.05.2014 tarihli ve 2013/56 E., 2014/106 K. sayılı kararı ile; davalının bankadan aldığı bir kısım çek yapraklarını iade etmediğine göre kural olarak bankanın sorumluluk miktarlarını karşılayacak biçimde teminat gösterilmesini talep etmekte haklı olduğunun söylenebileceği, ancak çek yaprakları gerçekten kaybolmuş ve iade imkânı ortadan kalkmış ise davacı bankanın talebinin hukuka uygunluğunun tartışılabileceği, kaybolduğu ileri sürülen çek yapraklarının boş ve imzasız olduğu belirtildiğine göre, kaybolan belgelerin kıymetli evrak niteliğinde olmadığı, bu durumda kambiyo evrakının zayii hükümlerine göre dava açılması imkânının bulunmadığı, somut olayda bankanın uzun süre çek yapraklarının akıbetini araştırmadığı, baskılı çek yaprakları çıktığı hâlde eski tarz isimsiz çek yapraklarının iadesi konusunda müşteriyi uyarmadığı, müşterinin çek yapraklarının kaybolduğu beyanına da itibar etmediği, çeklerin gerçekten kayıp, çalıntı veya imha yoluyla elden çıktığı kabul edilecek olursa müşterinin bankaya süresiz biçimde karşılıksız faizsiz teminat depo etmesi gerektiğini kabul etmenin sözleşmenin ve yasanın amacına aykırı olduğu, bankanın müşterisinin beyanına itibar etmediğine göre müşterinin elinde hiçbir yasal imkân kalmayacağı, tüm dosya kapsamına göre dava dilekçesinde yazılı çeklerin kaybolması sebebiyle bankaya ibraz ve iade edilmediğinin sonucuna varıldığı, sözleşme sebebiyle mudi lehine gayri nakdî kredi verildiği, davalı bankanın bu krediye karşılık teminat isteyebileceği açıksa da, bankaya fiili imkânsızlık sebebiyle iade edilemeyen çek yaprakları için süresiz bir teminat sorumluluğu olduğunun da söylenemeyeceği gerekçesiyle itirazın iptali ile alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Bursa 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince 24.12.2014 tarihli ve 2014/13160 E., 2014/18690 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı vekili, yanlar arasındaki bankacılık sözleşmesi gereğince müvekkiline 1999-2000 ve 2001 yıllarında teslim edilen çek yapraklarından bir kısmının boş ve imzasız olarak kaybedildiğini, bu yüzden çek yapraklarının bankaya teslim ve iade edilemediğini, zamaşımına uğrayan bu çekler sebebiyle davalı bankaca çek yasal sorumluluk bedeli altında müvekkili hesabındaki 83.000,00-TL lik miktara bloke konulduğunu, blokenin kaldırılması yönünde davalı bankaya keşide edilen ihtarnamenin semeresiz kalması üzerine bu bedelin tahsili için davalı hakkında başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıya teslim edilen çek karnelerinde mevcut 100 adetten fazla çek yaprağının ibrazı halinde bu çekler için müvekkili bankanın yasal sorumluluk limitleri içinde ödeme yapmak zorunda kalacağını, çekler teslim edilmedikçe müvekkili bankanın ödeme riskinin sürdüğü için blokenin kaldırılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacıya teslim olunan çeklerin kaybolması nedeniyle davalı bankaya ibraz ve iade edilemediği, davalının çek yasal sorumluluk yükümlülüğü sebebiyle davacı hesabında bloke işleminde haklı ise de, çek yapraklarının teslim tarihi, davacı mudinin iddiaları dikkate alındığında davalı bankanın işleminin iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Yerel mahkemenin kabulünde de olduğu üzere, davalı bankanın davacıya teslim edilip bankaya ibraz veyahut iade edilmeyen çeklerden dolayı ödemekle yükümlü olduğu yasal sorumluluk bedelinin depo edilmesini isteme hakkı bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece, bankacılık konusunda uzman bilirkişi marifetiyle banka kayıt ve defterleri yerinde incelenmek suretiyle iade edilmeyen çek yapraklarının tespiti ve 5941 sayılı Çek Kanununun hükümleri de dikkate alınmak suretiyle Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir,…” gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
9. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.04.2015 tarihli ve 2015/299 E., 2015/356 K. sayılı kararı ile; davacı ile davalı banka arasındaki ilişkinin uzun yıllar önce başladığı, bankanın birçok kez davacıya çek karnesi verirken hiçbirinde teminat talep etmediği, yeni çek karneleri verirken eski çek yapraklarının iadesini ya da teminat verilmesini istemediği, ilk çek taahhütnamesi 2004 yılı olup bu dönemde bile 1999-2000-2001 yıllarına ait çek yapraklarının iadesini istemediği, bu durumun uzun yıllar devam etmesinin davacıda teminat talebinin artık ileri sürülmeyeceğine ilişkin güven ve kanaat oluşturduğu, bankanın müşterisini uyarmadan ve teminat vermeye davet etmeden tek taraflı işlem yapmasının kabul edilemeyeceği, davacının bugüne kadar karşılıksız çıkan ya da bankaca sorumluluk miktarı ödendikten sonra davacı tarafından telafi edilmeyen çekin bulunmadığı, davacının belki de hiç ödemek zorunda kalmayacağı bedeli uzun süre faizsiz şekilde hesapta tutacağı, teminatın bankaca faizsiz hesapta tutulmasının yasal dayanağının bulunmadığı, ödemeden men yasağı bulunmasına rağmen bankanın çek sorumluluk bedelini ödemek zorunda kalacağı düşüncesinin yanlış olduğu, bankanın bu şekilde zayii ihbarıyla karşılaşması hâlinde çek sorumluluk bedellerini depo etmesi konusunda davacıya uyarması gerektiği, bankanın fiili imkânsızlık nedeniyle iade edilemeyecek çek yaprakları için süresiz teminat sorumluluğu olduğunun söylenemeyeceği, yasa koyucunun bu sorumluluğu sınırlandırmak için 5941 sayılı Çek Kanunu ile düzenleme yaparak bankanın sorumluluğunu çekin basımından itibaren 5 yıl süreyle sınırlandırdığı, eski çek defterleri ile ilgili banka sorumluluğunu da 30.06.2018 tarihine kadar sınırlandırdığı, bu düzenleme olmasaydı hesap sahibinin parasının ne kadar süreyle faizsiz bir hesapta tutulacağı ve hangi şart gerçekleşirse iade edileceğinin de belirsiz kalacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı bankanın davacının boş olarak kaybolduğunu iddia ettiği çek yaprakları nedeniyle davacının hesabına bloke koymasında haklı olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre mahkemece verilen kararın yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili yasal mevzuatın açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
13. 5941 sayılı Çek Kanunu’nun “İbraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme cezası” başlıklı 3. maddesi;
(1) Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin varsa vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) “Karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.
(3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;
a) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,
1) Çek bedeli bin Türk Lirası veya üzerinde ise bin Türk Lirası,
2) Çek bedeli bin Türk Lirasının altında ise çek bedelini,
b) Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,
1) Çek bedeli bin Türk Lirası veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı bin Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı,
2) Çek bedeli bin Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak bin Türk Lirasını,
ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazete’de yayımlanır…”
Şeklinde düzenlenmiştir.
14. 5941 sayılı Çek Kanunu"nun 3. maddesi uyarınca; muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde yasal sorumluluk miktarına kadar ödeme yapmak; çekin karşılığının kısmen bulunması durumunda ise, kalan meblağı tamamlamakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili bu hususun, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmünde olduğu açıklanmıştır.
15. Bu ödeme külfeti, sözü edilen Kanun gereğince bankalara yükletilmiş olduğundan, borçlunun bankadaki mevduatının bankaca müşterisine verilen her çek yaprağı için yasal sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü zorunludur. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 19.09.2018 tarihli ve 2017/11-97 E., 2018/1336 K., 06.11.2018 tarihli ve 2018/19-689 E., 2018/1624 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
16. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin 1999-2000 ve 2001 yıllarında bankadan aldığı çek yapraklarının bir kısmının boş ve imzasız olarak çalınmak suretiyle elinden çıktığını, söz konusu çekler nedeniyle müvekkilinin 83.000TL’lik hesabına bloke konulduğunu ileri sürerek bu bedelin ödenmesi için başlatılan icra takibine itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
17. 5941 sayılı Çek Kanunu’nun az yukarıda açıklanan 3. maddesi uyarınca, davalı bankanın, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde yasal sorumluluk miktarına kadar ödeme yapmak yükümlüğü bulunmakta olup, bankanın bu yükümlülüğü taraflar arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmünde olduğu da dikkate alındığında; davalı banka, davacıya teslim edilen ve iade edilmeyen çekler nedeniyle ödemek zorunda kalabileceği yasal sorumluluk bedelinin depo edilmesini istemekte haklıdır.
18. Bu durumda mahkemece bankacılık konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla davalı bankanın kayıt ve defterleri de incelenmek suretiyle, davacının ne kadar çek yaprağı iade etmesi gerektiği ve davalı bankanın borç altına girebileceği miktar belirlenmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
19. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
20. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Aynı Kanun"un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.