MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.12.2006 gününde verilen dilekçe ile ve birleşen davalarda tescil ve alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl dava ve birleşen davaların bir kısmının kabulüne, bir kısmının reddine, bir kısmının ise kısmen kabulüne dair verilen 13.10.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi tarafların feragat dilekçeleri doğrultusunda Dairemize gelmekle;
K A R A R
Asıl dava ile birleşen davalarda, mahkemece 13.10.2009 tarihinde hüküm kurulmuş, taraf vekillerine 17.05.2010 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı(davalı) vekili Av.... ile davalı(davacı) vekili Av...., kararın kendilerine tebliğini beklemeden 29.03.2010 günlü ve aynı gün havale edilen dilekçelerinde, asıl dava ve birleşen davalar bakımından "davadan ve temyiz haklarından feragat ettiklerini" belirtmişlerdir. Mahkemece tarafların temyiz talepleri olmadığı halde; 29.03.2010 günlü feragat dilekçesi 13.05.2010 tarihinde temyiz defterinin 2010/79 sırasına kaydedilmiş, davacı(davalı) vekillerinin 17.05.2010 havale tarihli dilekçeleri ile dosya Dairemize gönderilmiş ise de;
Davanın açılmasından hüküm verilinceye kadar davadan feragat mümkündür. Hüküm verildikten sonra da (hüküm kesinleşinceye kadar) davadan feragat edilebilir. Davacı hüküm henüz temyiz edilmeden önce (temyiz süresi işlemeye başlamadan önce veya temyiz süresi içinde) davadan feragat ederse davanın feragat nedeniyle reddine karar verme yetkisi Yargıtay"a değil, hükmü veren mahalli mahkemeye aittir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü El Kitabı, 1995, sayfa 596 vd.).
Somut uyuşmazlıkta; mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmemiş, temyiz süresi henüz başlamadan 29.03.2010 günlü dilekçe ile taraflar "davadan ve temyiz haklarından" feragat etmişlerdir. Bu durumda feragat dilekçesi hususunda karar verme yetkisi Dairemize değil, hükmü veren mahal mahkemesine ait olmakla gereğinin ifası için dosyanın MAHALLİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 17.06.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.