Esas No: 2021/8506
Karar No: 2022/3317
Karar Tarihi: 25.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/8506 Esas 2022/3317 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı şirketin yurt dışında yatırılan paraların geri çekilebileceği ve yüksek faizle geri alınabileceği garantisi ile davacı müvekkiline para verdiği ancak geri alamadığı gerekçesiyle taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespiti ve ödenen paranın iadesi istemiyle açılan dava, 7194 Sayılı Kanun'un 41. maddesi kapsamında olduğu gerekçesiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildi. Ancak davanın esasının incelenmesi gerektiği, 7194 Sayılı Kanun'un 41. maddesi dışında dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu ve bu kapsamda dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddedilmesi gerektiği belirtildi. Kanun maddesi ise; anonim ortaklıklar tarafından nominal ya da primli değer üzerinden yapılan pay ya da pay adı altındaki satışların ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılacağını ve ortaklık ilişkisi bulunmadığı iddiasının tazminat, alacak veya menfi tespit davalarında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verileceğini düzenlemektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21.02.2020 tarih ve 2019/1118 E. - 2020/356 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kabulüne dair Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 22.06.2021 tarih ve 2020/1722 E. - 2021/1480 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin yurt dışında birçok ülkede yatırılan paraların istenildiği her an geri çekilebileceği ve karşılığında yüksek oranda faiz verileceği garantisi ile müvekkilinin davalı tarafa para verdiğini, ancak ödenen paranın bir türlü geri alınamadığını ileri sürerek, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ve ödenen paranın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, verilen kesin sürede arabululucuk son tutanağının ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurunda bulunmuştur.
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince, davanın 7194 Sayılı Kanunun 41. maddesi kapsamında olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir. Bölge adliye mahkemesince davanın 7194 sayılı yasa kapsamında kaldığı gerekçesiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. 7194 Sayılı Yasa 07.12.2019 tarihinde yürürlüğe girmiş olup dava, anılan yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra 30.12.2019 tarihinde açılmıştır. 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle 3332 Sayılı Yasa’ya "31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır." şeklinde geçici 4. madde eklenmiştir.
Anılan maddenin 1. fıkrası ile davacı, davalı şirkete ortak kabul edilmiş olup aynı fıkranın emredici hükmü gereğince davacının ortaklık ilişkisi kurulmadığını iddia edebilmesi hukuken mümkün değildir. Şu halde davanın 7194 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı dikkate alınarak 6100 Sayılı HMK'nın 114/2 maddesinde yer alan diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır hükmü uyarınca aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken bölge adliye mahkemesince yazılı şekilde dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına denilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 25/04/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava şartları, davanın esasından önce görülüp karara bağlanabilmesi için varlığı ya da yokluğu hakim tarafından davanın her aşamasında kendiliğinden gözetilen ve taraflarca da noksanlığı davanın her aşamasında ileri sürülebilen hallerdir (HMK 114 md. gerekçesi).
Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için gerekli hallere olumlu, yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir.
Mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tesbit edince, kural olarak davanın esası hakkında inceleme yapamaz, kural olarak davayı, dava şartı yokluğundan reddetmekle yükümlüdür.
Dava şartları HMK m. 114-115 hükümlerinde düzenlenmiş olup, bu şartlar mahkemeye (HMK 114/1-a,b c ve ç), taraflara (HMK 114/1-d, e ve f) ve dava konusuna (HMK 114/1-i, ı, h, g, ğ) ilişkin şartlardır.
Ayrıca HMK'nın 114/2 maddesinde diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler de saklı tutulmuş olup, İİK 277 maddesi gereğince tasarrufun iptali davası açılabilmesi için borç ödemeden aciz belgesinin alınması, keza şirket yöneticilerinin aleyhine sorumluluk davası açılabilmesi için TTK m. 479/1-c ve m. 618/2 hükümleri uyarınca şirket genel kurulundan izin alınması özel yasalarda düzenlenmiş dava şartlarındandır.
Somut uyuşmazlıkta dava, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tesbiti ile davacının, davalı şirkete yatırdığı paranın tahsili istemine ilişkindir.
Dava 30/12/2019 tarihinde açılmış olup ilk Derece Mahkemesince arabuluculuk belge aslı sunulmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Tarafların istinaf kanun yolu başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince ilk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak 7194 sayılı Yasa'nın 41. maddesiyle 3332 sayılı Yasa'ya eklenen geçici 4. madde gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davalının temyiz kanun yolu başvurusu üzerine sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda Bölge Adliye Mahkemesi kararı yazılı gerekçe ile bozulmuştur.
Sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyoruz. Şöyleki;
Çoğunluk kabulünün aksine, dava tarihinde yürürlükte bulunan 7194 sayılı Yasa'nın 41. maddesi, davacı ile davalı şirket arasındaki ortaklık ilişkisini yasa ile kurmuş olup, yasada ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tesbiti istemi ile açılan dava için bir dava şartı öngörülmüş değildir.
7194 sayılı Yasa'nın 41. maddesi, davanın esası ile ilgili olup yasaya rağmen açılan davanın esastan reddi gerekmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararına davalının vaki istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın esastan reddine karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.