Esas No: 2020/8442
Karar No: 2022/3376
Karar Tarihi: 25.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8442 Esas 2022/3376 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, müvekkil şirketin yurt dışından ithal ettiği çelik malzemelerden dolayı ödediği ek gümrük vergilerinin iadesini talep etmesine ilişkindir. İlk derece mahkemesi davayı kabul etmiş, ancak davalı tarafın istinaf başvurusu sonucunda istinaf mahkemesince davayı reddedilmiştir. Daha sonra davalı vekili tarafından yapılan temyiz başvurusu sonucunda Yargıtay, sözleşmede belirtilen hükümler ve yüklenicinin sorumluluğu konularına dayanarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Sözleşmenin 7.1.1 ve 15. maddeleri ile İdari Şartnamenin 24. maddesi davacı yüklenicinin vergi yükümlülüğünden kaynaklanan artışlardan sorumlu olduğunu belirtmektedir. Kararın temel dayanağı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesidir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.05.2017 tarih ve 2016/623 E. - 2017/353 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi'nce verilen 19.10.2020 tarih ve 2018/762 E. - 2020/1234 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin yurt dışından çelik hammaddeleri ithalatı, imalatı ve satışı işiyle iştigal ettiğini, davalı kurumun üretim yapmak üzere çelik hammadde ihtiyacı için ihale açtığını ve bu ihalenin müvekkili şirketin uhdesinde kaldığını, 13.05.2015 tarih ve 2128 sayılı sözleşmenin imzalandığını sözleşme konusunun idarenin ihtiyacı olan ABD'de yerleşik Carpenter Tecnology Corparation firmasının ürünü olan ve özellikleri belirtilen 10.000 Kg çelik malzemesi, işin teslim yerinin Kırıkkale, teslim tarihinin ise 10.12.2015 olduğunu, sözleşme uyarınca müvekkili firmanın ABD'deki firmaya sipariş verdiğini ve ürünlerin hazırlanmaya başlandığını, bu arada 05.07.2015 tarih ve 29407 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu'nun 2015/7749 numaralı kararına göre ülkeye ithal edilecek çelik ürünlere % 25 ilave gümrük vergisi konulması üzerine, zorunlu olarak ilave 264.473,55 TL gümrük vergisinin ödenip teslim yükümlülüğünü yerine getirdiğini, bu ek vergi yükünün taraflar arasında imzalanan ihale sözleşmesinin 7.1. maddesinin ''yurtdışından yapılan mal alımı ihale işlemlerinde sözleşmenin yürürlük süresi zarfında doğacak, vergi, resim, harçlar ve ödemeler ile ilgili banka komisyon ve masraflarından Türkiye içinde tahakkuk edenler idare tarafından, Türkiye dışında tahakkuk edenler yüklenici tarafından ödenecektir" hükmü ile idari şartnamenin 24. maddesi gereğince Türkiye içinde tahhakkuk ettiği ve davalı idare tarafından ödenmesi gerektiğinden bahisle ödedikleri ek vergi bedeli 264.473,55 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu uyuşmazlıkta uygulanacak idari şartnamenin 24.2. maddesinde "istekliye ait olan gider kalemlerinde artış olması yada benzeri yeni gider kalemleri oluşması hallerinde, teklif edilen fiyatın bu tür artış yada farkları karşılayacak payı içerdiği kabul edilecektir" dendiğini, sözleşmenin fiyat farkı başlıklı 15. maddesinde ise "yüklenici varsa süre uzatımı da dahil olmak üzere sözleşme süresince, sözleşmenin tamamen ifasına kadar vergi, resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerde artışa gidilmesi veya yeni mali yükümlülüklerin ihdası gibi nedenlerle fiyat farkı talebinde bulunamaz" hükmünün yer aldığını, sözleşmenin 15. ve idari şartnamenin 24. maddesine göre davacının hiçbir şekilde talep ettiği alacağı isteyemeyeceğini , davacının ileri sürdüğü 7.1.1 maddesinde kastedilenin yurt dışından yapılan mal alım ihale işlemleri ve yurt dışı firmaları kapsadığını, davacının yurt dışı menşeli malı yabancı para birimi ile teklif eden yerli istekli konumunda olduğunu, başka bir deyişle ihalenin yerli ve yabancı isteklilere açık olarak yurt içinde gerçekleştirildiği ve yurt dışından mal alımı yapılmadığından, sözleşmenin tüm lafzı dikkate alındığında gümrük vergisine ait ödemenin talep edilemeyeceğinin açık olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sözleşmenin 15. maddesinde sözleşme süresince ifasına kadar vergi vs mali yükümlülülerde artışa gidilmesi veya yeni yükümlülüklerin ihdası nedeniyle fiyat farkı talebinde bulunulmayacağı, yani bu iş için fiyat farkı verilmeyeceği kararlaştırılmış ise de, sözleşmenin 7.1.1 maddesinde; yurtdışında yapılan mal alım ihale işlemleri sırasında ve sözleşmenin yürürlük süresi zarfında doğacak vergi, resim, harç ve ödemelerin Türkiye içinde tahakkuk edenlerinin idare tarafından, Türkiye dışında tahakkuk edenlerinin ise yüklenici tarafından ödeneceği, yine aynı hususun idari şartnamenin 24. maddesinde yer alması karşısında; ihale konusu malın yurt dışında ithal edilmesi nedeniyle sözleşmenin 15. maddesi hükmüne rağmen 7. maddesinde istisnai hüküm getirilerek ilave verginin yurt içinde tahakkuku halinde bunun idare tarafında ödeneceğinin kararlaştırıldığı ve bu haliyle ihale fiyatı içinde yer almadığı anlaşılmakla, davacının, davalının sözleşme kapsamınca üstlendiği vergiyi ödemesi nedeniyle ödediğini tarafların tacir olması da nazara alınarak avans faiziyle birlikte geri istemekte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, taraflar arasında imzalanan 13/05/2015 tarihli sözleşmeye göre davacının davalıya ABD'den çelik getirme borcu altına girdiği, sözleşmenin 7.1.1. maddesinde yurt dışından yapılan mal alım ihale işlemleri sırasında ve sözleşmenin yürürlük süresi zarfında doğacak vergi, resim, harçlar ve ödemelerle ilgili banka komisyon ve masraflarının (damga vergisi hariç) Türkiye içinde tahakkuk edenler idare tarafından, Türkiye dışında tahakkuk edenlerin ise yüklenici tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin 8. maddesinde de 7. maddeye atıf yaparak burada belirtilen giderlerin aynen geçerli olduğunun düzenlendiği, bahsedilen sözleşmenin 7.1.1. maddesinde açıkça görüleceği üzere "sözleşmenin yürürlük süresi zarfında" ibaresinin kullanıldığı, dolayısıyla, sözleşme yürürlükteyken 05/07/2015 tarihinde resmi gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı ile ithalat rejiminde uygulanan %0 olan vergi oranının %25'e çıkarıldığı, bu durumda, sözleşmenin bahsedilen maddesine göre meydana gelen artışta davalı idarenin sorumlu olacağı bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, yurtdışı mal alım ihalesinden kaynaklanan gümrük vergisi artış farkının ihale makamı olan davalıdan geri alınması istemine ilişkindir. Mahkemece sözleşmenin 7.1.1. maddesi gereğince davanın kabulüne karar verilmişse de, gerek dosyada alınan bilirkişi raporunda saptanan olgular gerekse sözleşmenin 15. maddesi ve İdari Şartnamenin 24. maddesi ile sözleşmenin yürürlüğü sırasında vergi yükümlülüğünden kaynaklanan artışlarda davacı yüklenicinin sorumluluğu açıkça belirtilmiştir. Davanın her iki tarafı da tacir olmakla, sözleşme özgürlüğü kapsamında karşılıklı yükümlülüklerin açıkça belirlendiği durumlarda sözleşmenin aksine bir yorumla sonuca gidilmesi mümkün değildir.
Her ne kadar mahkemece sözleşmenin 7. 1. 1. maddesinin yine sözleşmenin 15. maddesinin istisnası olduğu belirtilerek sonuca gidilmişse de, 15. maddede açıkça 7.1.1. maddesinin istisna olduğu belirtilmediği gibi, eldeki dava açısından açıkça bir düzenleme olması nedeniyle bu hükmün uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi, Bölge Adliye Mahkemesi’nce davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 25/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.