11. Hukuk Dairesi 2017/5317 E. , 2019/1953 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 19/07/2017 tarih ve 2014/1497-2017/609 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı karşı davalı vekili asıl davada, müvekkilinin davalı şirket nezdinde belirli süreli iş sözleşmesiyle genel müdür sıfatıyla çalıştığını, ayrıca şirket yönetim kurulu kararıyla yönetim kurulu üyesi olarak da görev yaptığını, genel müdür sıfatıyla, işe alınma ve işten çıkarılma yetkisi yönetim kurulunda olan pazarlama ve iş geliştirme direktörünü şirketi zarara sokan eylemleri ve işteki düşük performansı nedeniyle bir uyarı yazısı ile uyardığını ve akabinde adı geçen şahıstan savunma istediğini, ardından anılan çalışan tarafından müvekkili hakkında başlatılan asılsız ağır isnat ve hakaretlere karşı müvekkilince yönetim kuruluna müracaat edilerek gereğinin yapılmasının istenildiğini ancak, yönetim kurulunca söz konusu çalışan hakkında herhangi bir işlem yapılmadığını, belirtilen nedenlerle iş akdinin devamı müvekkili için çekilmez hale geldiğinden iş sözleşmesini haklı sebeple tek taraflı olarak feshettiğini ileri sürerek, toplam 1.000 TL tutarında ücret, ikramiye, izin ve huzur hakkı ile 1.000 TL kıdem tazminatı alacaklarının temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, akabinde, 13.04.2010 tarihli ıslah dilekçesiyle, talebini, kıdem tazminatı bakımından 3.809,85 TL, bakiye ücret alacağı bakımından 28.967,00 TL ve ikramiye alacağı bakımından 5.937,00 TL olarak ıslah etmiş, birleşen davanın reddini talep etmiştir.
Davalı karşı davacı vekili birleşen davada, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin davalı yanca hiç bir haklı ve gerekçeli sebep gösterilmeksizin ve sözleşmede belirlenen önel süresine uyulmaksızın feshedildiğini ileri sürerek, sözleşmeyle öngörülen cezai şarttan şimdilik 3.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemiş, akabinde, 24.03.2010 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini, 33.000,00 TL olarak ıslah etmiş, asıl davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, asıl dava bakımından, bilirkişilerin şirket içi yazışmaları gerekçe göstererek feshin haklı olduğu kanaatine vardıklarını ancak, dosya kapsamında alınan tanık beyanları göz önüne alındığında bu görüşe itibar etmenin mümkün olmadığı, zira, bilgi ve görgüsüne başvurulan davacı tanığının bizzat kendi görgüsüne dayalı bir bilgisi bulunmadığı, davalı tanıklarının ise davacı iddialarını ispata yarar bir bayanda bulunmadıkları, bu nedenle davacı yanca feshin haklı sebeple yapıldığının ispatlanamadığı, birleşen davadaki talebin, feshin haklı sebeple yapıldığı ispatlanamadığından haklı olduğu ve buna göre, şirketin davacı işçiden sözleşmeyle cezai şart olarak öngörülen 33.000,00 TL’yi talep edebileceği ancak kısmi dava olarak açılan işbu davada davacı talebinin 3.000,00 TL olduğu gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne, 3.000,00 TL"nin 16/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte asıl dosya davacısından tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı karşı davalı vekilinin asıl ve karşı davaya ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddiyle asıl dava ile ilgili hükmün onanması gerekmiştir.
2- Davalı karşı davacı vekilinin karşı davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince, karşı dava, taraflar arasındaki sözleşmeyle öngörülen cezai şartın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilerek, davacı lehine 3.000 TL cezai şarta hükmedilmiştir. Ancak, davacı, dava dilekçesiyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 3.000,00 TL talep etmiş, akabinde 24.03.2010 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 30.000,00 TL artırarak 33.000,00 TL’ye yükseltmiştir. Mahkemece, davacı yanca usulüne uygun olarak yapılan ıslah gözetilerek hüküm tesisi gerekirken, ıslah yapılmamış gibi hüküm tesisi yoluna gidilmesi doğru görülememiş, karşı davada verilen hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle asıl dava ile ilgili kararın ONANMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, karşı davada verilen hükmün davalı karşı davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 173,20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı-karşı davalıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı-karşı davacıya iadesine, 11/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.