1. Hukuk Dairesi Esas No: 2008/9797 Karar No: 2008/12048 Karar Tarihi: 20.11.2008
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/9797 Esas 2008/12048 Karar Sayılı İlamı
1. Hukuk Dairesi 2008/9797 E. , 2008/12048 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : AKÇAABAT SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 04/03/2008 NUMARASI : 2005/234-2008/140
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanı M.B.nın maliki bulunduğu 153 ada 7 parselin ½ payını evlenmek amacıyla ve muvazaalı olarak satış suretiyle davalı ikinci eşine temlik ettiğini ileri sürerek tapunun iptali ile muris adına tescili isteğinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, miras bırakanın kadastro tespitinden önce vefat ettiği, 3402 sayılı yasanın 12/3 md.de öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, taşınmazın terekeye döndürülmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, 3402 sayılı yasanın 12/3 maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden toplanan delillerden, dava konusu 153 ada 7 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına dayalı olarak kadastroca 14.3.1978 tarihinde davalı Z.ile birlikte dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzere tespit ve tescil edildiği, tespitin 18.12.1980 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın kadastro öncesi tapu kaydı ile 4.5.1968 tarihinde miras bırakan M.B.tarafından davalı olan ikinci eşi Z.’ya satış suretiyle temlik edildiği görülmektedir. Miras bırakanın ise kadastro tespit tarihinden sonra 28.4.1979 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda dava açma hakkının murisin ölümüyle ortaya çıktığı Kadastro Yasasında öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanmasında murisin ölüm tarihinin büyük önem taşıdığı kuşkusuzdur. Davacının hakkı miras bırakanın ölümü ile doğmaktadır. Muris hayatta iken böyle bir iptal davası açmaya hakkı yoktur. 3402 sayılı yasanın l2/3 maddesinin uygulanabilmesi için de iki koşulun bir arada bulunması zorunludur. Öncelikle davacıların tapulama öncesi dayanacakları bir haklarının doğmuş olması ve murisin tespit tarihinden önce ölmüş olmasıdır. On yıllık hak düşürücü sürenin tespitin kesinleşme tarihinden itibaren hesaplanacağı da tartışmasızdır. Somut olayda miras bırakan taşınmazların geometrik ve hukuksal durumunu belirleyen tespitten sonra öldüğüne göre 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesinde ifadesini bulan “ kadastrodan önceki hukuki neden” olgusunun gerçekleştiği söylenemez.Esasen Yargıtay uygulamalarında da tutanağın düzenlendiği tarihten sonra ve fakat kesinleşmesinden önceki haklara dayanılarak dava açıldığı takdirde on yıllık hak düşürücü süre kapsamında olmadığı kabul edilmektedir.(8.HD) 19.3.1988 tarih 1985/2970 Esas 1985/2927 Karar) Eldeki davada da mirasçılık hakkı murisin ölümüyle tespitten sonra doğmuş olup aksi düşüncenin kabulü halinde bu tür davalara kadastro mahkemesinde bakılması gerekeceği tartışmasızdır. Hal böyle olunca hak düşürücü sürenin geçmediği gözetilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile kararın açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. md. gereğince BOZULMASINA, alınan peşin hacrın temyiz edene geri verilmesine, 20.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.