Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/5598
Karar No: 2015/6143
Karar Tarihi: 22.06.2015

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/5598 Esas 2015/6143 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/5598 E.  ,  2015/6143 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan yer iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 08/12/2014 gün ve 2014/8309 - 2014/10285 sayılı ilâmıyla bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde davalılar ... ve arkadaşları vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Yörede 1972 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında, ..... ilçe, .... köyü, 503 parsel sayılı taşınmaz, tapu kaydına dayanılarak bağ vasfıyla İbrahim Deveci ve Fatma Deveci adlarına tesbit edilmiş, taksim sonucunda davalılara geçmiştir.
    Davacı .... Yönetimi 02/02/2006 tarihli dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın kısmen orman kadastro sınırları içinde kaldığı iddiasıyla, orman kadastrosu içinde kalan kısmın tapusunun iptali ile orman vasfıyla adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
    Mahkemece, davanın açıldığı sırada dava konusu taşınmazın bir kısmı orman sınırları içinde kalmakta iken davanın devamı sırasında başlatılan ve sonuçlandırılan orman kadastro çalışmasında 27.12.2010 tarihinde taşınmazın orman tahdit sınırları dışında kaldığı yönünde tapuda işlem yapıldığından bahisle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davacı .... Yönetimi vekili ve davalılar ... ve arkadaşları vekilinin temyizi üzerine Dairenin 08/12/2014 gün ve 2014/8309 - 2014/10285 sayılı kararıyla bozulmasına karar verilmiştir.
    Dairenin bozma kararında özetle; “… taşınmazın 1968 orman tahdidindeki konumu, tutanaklar ve harita gözetilerek kesin olarak belirlenmediğinden, 4999 sayılı Kanunun 9. maddesine göre yapılan çalışmaların yerinde olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Ayrıca, taşınmaz tahdit dışında kaldığı takdirde de, eldeki dava mülkiyete yönelik bir dava olduğundan, yörede 4999 sayılı Kanunun 7. maddesi gereğince yapılan uygulama nedeni ile orman tahdidine itiraza dönüşeceği ve bu yönden görevli mahkemenin kadastro mahkemesi olacağı, tapu iptali ve tescil istemi yönünden dosyanın elde tutularak tahdide itiraz yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği de düşünülmemiştir. O halde; mahkemece, 1968 orman tahdit tutanaklarındaki açı, mesafe ve değerler uygulanmak, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından ve varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılmak suretiyle çekişmeli taşınmazın 1968 tahdidindeki konumunun belirlenmesi, taşınmaz tahdit içinde ise davanın kabulüne, ancak, taşınmazın tahdit dışında kalması durumunda ise, eldeki dava, 4999 sayılı Kanunun 7. maddesi gereğince yapılan orman tahdidine itiraza dönüştüğünden, tahdide itiraz yönünden dosyanın görevli kadastro mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi ve tapu iptali ve tescil istemi yönünden ise dosyanın elde tutulması gereceğinden, aksine düşüncelerle verilen kararın usûl ve kanuna aykırı…” olduğu gereğine değinilmiş, kabule göre ise; “… davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın konusuz kaldığı gerekçesi ile, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması da doğru…” olmadığı belirtilmiştir.
    Davalı ... ve arkadaşları vekili bu sefer Daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, arasındaki kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan yer iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede, 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 09/04/1968 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu, 24/03/1973 - 24/04/1973 tarihleri arasında ilân edilen tapulama çalışmaları, 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 27/05/1995 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması, 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 9. maddesine göre yapılıp 13/06/2008 tarihinde ilân edilen fennî hataları düzeltme çalışmaları ve 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesine göre yapılıp 25/02/2009 tarihinde ilân edilen 7. madde uygulaması vardır.
    Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki, davacı .... Yönetimi dava konusu taşınmazın kısmen kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı iddiasıyla dava açmıştır. Dava konusu taşınmazın tamamının kesinleşen tahdit dışında kaldığı belirlendiği takdirde dava konusuz kalmış olmaz, bu durumda iddianın (veya davanın) aksi ispatlandığından davanın reddi gerekir. Kaldı ki, mahkemenin kabulü gibi taşınmazın bir bölümünün ilk orman tahdidi içinde iken aplikasyon sırasında bu bölümünün tahdit dışında bırakıldığı tespit edildiği takdirde de aplikasyona değil ilk orman tahdidine değer vermek gerekecek, yani bu durumda da dava konusuz kalmış olmayacak davanın kabulü gerekecektir. Zira aplikasyon işlemi orman kadastrosu değildir. Aplikasyon ile kesinleşmiş orman sınırları daraltılamayacağı gibi tam tersine kesinleşen orman sınırları dışındaki yerler de orman sınırları içerisine alınamaz. Kesinleşmiş orman sınırları değiştirilerek yapılan aplikasyon ve bu işlem sonucunda düzenlenen tahdit haritasının hukuken geçerliliği söz konusu değildir. Özetle, her koşulda davanın esası hakkında karar vermek gerekirken hukukî dayanaktan yoksun gerekçeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
    Bundan başka mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme de yeterli değildir. Mahkemece, dava konusu taşınmazı ilgilendirir OS noktalarını gösterir orijinal renkli orman tahdit haritaları dosyaya getirtilmemiş, keşifte OS noktaları belirlenmemiş, belirlenmiş ise de, bu husus keşif tutanağına yansıtılmamış, yine ilk orman tahdidinin yani 1968 yılında ilân edilen orman tahdidinde kullanılan hava fotoğrafları getirtilip uygulanmamıştır. Ayrıca mahkemece yapılan keşifte görev alan orman bilirkişi dava konusu taşınmazın tamamının tahdit dışında olduğunu beyan etmiş fakat aynı keşifte görev alan fen bilirkişi raporunda “….1/10000 ölçekli orman tahdit haritasında parselin bir kısmı orman içerisinde yer almış görünse de 2010 yılı orman komisyonu çalışmasında bu parsel orman dışına çıkarılarak tescil edilmiştir…” şeklinde beyanda bulunulmuş, mahkemece de bilirkişi raporları arasındaki bu çelişki giderilmemiştir. Bu tür eksik soruşturma ve birbiriyle çelişkili raporlara dayanılarak karar verilemez.
    O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, mahkemece öncelikle yörede yapılan bütün orman tahdit, aplikasyon ve 2/B madde çalışmalarına ilişkin, işe başlama, işi bitirme, çalışma tutanakları ile askı ilân tutanaklarının ve orman tahdit haritaları ile aplikasyon ve 2/B madde haritalarının özellikle orijinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneğinin, yine yörede yapılan ilk orman tahdidinde kullanılan hava fotoğraflarının orijinal renkli onaylı örnekleri ile 4999 sayılı Kanunun 4. maddesi ile değişik 6831 sayılı Kanunun 9. maddesi uyarınca yapılan düzeltme ve aplikasyon işlemi ile 4999 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesine göre yapılıp 25/02/2009 tarihinde ilân edilen 7. madde uygulamasına ilişkin tutanak, belge ve haritalar yerel .... İşletme Müdürlüğünden temin edilerek dosya arasına konulduktan sonra, önceki bilirkişiler dışında halen .... ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek iki orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu ve yöreyi iyi bilen, dava sonucunda yararı olmayan elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişiler marifetiyle yeniden yapılacak keşifte 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren .... Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “.... sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan .... Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ve 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 9 maddesi uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme işlemi ve aynı kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7. maddesine göre yapılan aplikasyon işlemi ile ilgili sınır noktaları bilgisayar ortamında aynı ölçeğe çevrilerek (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu, aplikasyon, 2/B madde ve 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 9. maddesi ve 7. madde uygulaması haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde ve 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 9. maddesi ve 7. harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli ve aplikasyon işlemi ile kesinleşmiş orman kadastrosu sınırlarının değiştirilemeyeceği gözetilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz ve çelişkili bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar eksik inceleme, araştırma ve çelişkili bilirkişi raporuna dayalı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu dava konusu taşınmaz yönünden yapılan aplikasyon işlemi yeni bir orman tahdidiymiş gibi taşınmazın 1968 yılında ilân edilen tahdit dışında kalması halinde davanın 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesine göre yapılan ve 25/02/2009 tarihinde ilân edilen tahdide itiraza dönüştüğü belirtilerek hükmün değişik gerekçeyle bozulduğu anlaşıldığından, davalılar ... ve arkadaşları vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki değişik gerekçeli bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar ... ve arkadaşları vekilinin karar düzeltme itirazlarının KABULÜ ile Dairemizin 08/12/2014 gün ve 2014/8309 - 2014/10285 sayılı değişik gerekçeli bozma kararı KALDIRILARAK, 25/04/2012 gün ve 2006/125-2012/180 sayılı yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 22/06/2015 tarihinde oy birlği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi