Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, kayden maliki oldukları 13 parsel sayılı taşınmaza davalıların yapılanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım istemişler, müdahil davacı ise taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından tapu iptal ve terkin ile muhtesatların yıkılması suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı M., davanın reddini savunmuş, birleşen davada ise temliken tescil isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, kayden davacılara ait çaplı taşınmaza davalıların haksız olarak yapılanmak suretiyle müdahale ettikleri gerekçesi ile elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminin kabulüne, temliken tescil isteminin reddine; taşınmazın kıyı kenar çizgisi dışında kaldığından tapu iptal ve terkin isteminin reddine karar verilmiştir
Karar, müdahil davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım; karşı dava temliken tescil isteğine ilişkin olup, davaya asli müdahil olarak katılan Hazinenin davası ise 3621 sayılı yasadan kaynaklanan tapu iptali ve sicil kaydının kütükten terkini isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne, temliken tescil isteği ile müdahil Hazinenin davasının reddine karar verilmiş, hüküm müdahil davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım; karşı dava temliken tescil isteğine davaya asli müdahil olarak katılan Hazinenin davası ise 3621 sayılı yasadan kaynaklanan tapu iptali ve sicil kaydının kütükten terkini isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne, temliken tescil isteği ile müdahil Hazinenin davasının reddine karar verilmiş, hüküm müdahil davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İBK uyarınca belirlenecek kıyı kenar çizgisine göre tanımı aynı yasanın 4. maddesinde yapılan taşınmazın kıyıda kaldığının saptanması halinde oluşan tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağından Anayasanın 43. maddesi, 3402 sayılı yasanın 16/C maddesi ve TMK nun 715. maddesi hükmü gereğince sicilin kütükten terkinine karar verileceği tartışmasızdır.
Ne varki, keşfen elde edilen bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu söylenemez. Zira, raporda idare tarafından çizilen ve delil durumunda olan kıyı kenar çizgisi verileri de ortaya konulmak suretiyle değerlendirilmemiş, taşınmazın çeşitli yerlerinden kuyular açılmak suretiyle toprak numunesi alınarak komşu parsellerin toprak yapısı ile mukayese yapılmamış çekişmeli taşınmazın niteliği duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmemiştir.O halde hüküm kurmaya uygun yeterli gürülmeyen rapora dayanarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, çekişme konusu taşınmaza ait tapu kaydının ilk tesisten itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilerek ne şekilde oluştuğunun tespit edilmemesi, kaydın oluşumunun Hazinenin de taraf olduğu dava sonucu oluşup oluşmadığının, Hazinenin taraf olduğu dava sonucu oluşmuş ise taşınmazın niteliği bakımından eldeki dava yönünden Hazineyi bağlayacağının düşünülmemesi, bir başka ifade ile bu hususlara ilişkin mahkemece bir araştırma yapılmamış olması da isabetli değildir.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklandığı şekilde araştırma, inceleme ve uygulama yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi kurulu raporuna göre yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Müdahil Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.